şiir gözlüm ile ilgili görsel sonucu

                                                      

 

 Zor hatırlarım şimdi yılı 1975-77 ortaokul yılları. Herkesin o yıllarda hoşlandığı sevdiği bir kız muhakkak vardır. Ben ki roman hikâye şiirleri o yıllar sular seller gibi okuyorum, o sevdiğim kızın ismini de şiir gözlüm koymuştum. Gerçi o yıllarda hemen sevdiğini söylemek kolay değildi, lakin samimi gülüşlerle yakınlaşma etrafında gezinme ile ilgimizi ancak belli ediyorduk. Can Yücel üstadın yazdığı bir şiirin ismi gibi aşk çocuğuyduk değil de delikanlısıydık.

 

Pencerelerin kenarından 
Sarkmış tül perdeleri 
Pembe Evin 
Uçup uçup yüz sürüyorlar 
Karsı tepedeki manastırın selvilerine 

Rüzgârla eğilip doğruldukça 
Sardunyalar, biberiyeler, 
Hiç korkma 
Karada ölüm yok olgum sana bugün 

 

Dizine yatırıp beni Çingene benlerimi sıkıyorsun 
Gümüşlü zurnası dikiliyor havaya çeribaşının 
Işıklar bir bahriye çiftetellisi çalıyor yüzümde 

Hay Allah 
Yine tutuldum galiba 
Derken bir ask çocuğu doğuyor 
Çırpınan denizin karnından 
Bu şiir 

Ağlarken gülüyor 
Ve ağlıyor gülerek 
Tuzlu damlalarıyla günesin, 
Sözcükler yanıp yanıp sönerken 
Körpecik teninde 

Sanki benim için yazmıştı adeta daha sonrasında okuduğum.

 

“Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. 'O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin. 
Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. 

Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. 
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, Senin o'nu sevdiğinden… 

 

Sevdiğimize bağlanmayınca yaşayamamacığımızı sanırken, beylik laflarla konuşurken” bu eserini okudum, üstat öylesine yazmış dedim, gençlik yılları aklımız aşkla beş karış havada bulutların üzerinde geziniyor. Sevdiğim şiir gözlümün İsmini her zaman tahtanın sağ üst köşesine yazardım, altına parantez içinde şiir gözlümü eklerdim. Herkes bilir sınıfta rahat durmayanlar tahtanın sağ ortasına yazılırdı. Hiç haz almadığım sevmediğim bir öğretmenim bir gün kurnaz ve çok akıllı ya, üstte şiir gözlümün ismini görünce.

-Demek ki bugün sınıfta rahat durmayan Zülâl sensin demek.

Diyerek yanına çağırdı, yüreğim koptu yerinde oysa öğretmende biliyordu ki…

-Aç bakalım avucunu

Diyerek cetveli şiir gözlümün ellerine acımadan vurmaya başladı. Cetveli vururken sınıfta bizleri gizliden izliyordu, yazan kim öğrenmek istiyordu. Benim gözlerimde yaşlar oluk oluk akmaya başladı. İçimde küfürleri sayıyorum, öğretmenin üzerine atlayarak dövmek ağzını burnunu kırmak istiyordum, ama yapamıyordum.

-Geç yerine bir daha yaramazlık yapma dedi.

Zülâl benim önümdeki sırada oturuyordu. Ellerinde gönlünde acılarla sıraya geçerken gözlerimden akan yaşları görünce gülümsedi, ağlamana gerek yok beni seven sensin şimdi anladım dercesine oturdu avuçlarını ovalayarak. O Gün üstadın ne demek istediğini anladım. Bundan sonra Zülâl ile çok sıkı arkadaş olduk sevgili diyemeyeceğim o yıllarda sevgili olmak kolay değildi, ancak arkadaş olunurdu. Anladım ki yine acı varsa acı bir şeyi hatırlamak hatırlatmak için varmış. Şimdi o acı günü o anı hatırlatınca bu acı dolu sahne o zülâlin şiir gözlerini gülümsemesini hatırlıyorum. Neyse bende o sevmediğim çok şey bilmiş öğretmenime teşekkür edeceğime, intikam almayı düşündüm, gerçi iyi bir şey değil ama gel gör ki o yaşlarda bunu idrak etmek çok zor. Güya sevdiğim şiir gözlümü sahiplenecektim. Oysa Can Yücel üstat ne demişti.

“İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları… 

Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. 'O benim.' diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin… 

Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya ya da pembeye Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. 

İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…”

 

Tabi ki sonunda yıllar sonra anladık üstadı ama ne yaparım öğretmenimden intikam alırım diye düşünürken, birden Arşimet gibi “evraka evraka” diye içimden bağırdım. Hocanın sevdiği birkaç öğrenci vardı, onların ismini tahtanın ortasına her gün yazmaya başladım. Derse girince hoca tahtaya bakarken en üstü boş görerek sağ ortada ki isimleri görünce duraksadı, şaşırdı. Görmemezlikten gelse ben haykırarak hocam rahat durmayanların ismi tahtada diye haykıracaktım diyeceğim biraz zordu tabii ki. Geçenlerde şiir gözlümü rahat durmayanların içine katarak dövdüğü için kendini mecbur hissederek onları tahtaya kaldırdı, avuçlarına birkaç defa cetvelle vurdu. Yüreğim soğudu diyemeyeceğim lakin üzülmüştüm. Gözlerimdeki sevinci hoca görünce başımı öne eğdim. Diğer sınıftaki hocanın sevdiği öğrencilerin adını her gün yazmaya başladım gizlice. Lakin pişmanlığım Üstat Can Yücelin sanki benim için sanki yazdığı şiirde ki gibi uzun yıllar sürdü.

 

“Bilmelisin ki... Bilmelisin ki... 
Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez. 

Bilmelisin ki... 
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, 
anlam yükü o kadar azalır. 

Bilmelisin ki... 
Karsındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında 
çizginin nereden geçtiğini bulmak zor. 

Bilmelisin ki... 
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. 
Gerçek aşkların da! 

Bilmelisin ki... 
Tecrübenin kaç yas günü partisi yaşadığınızla ilgisi 
yok, 
ne tür deneyimler yaşadığınızla var. 

Bilmelisin ki... 
Aile hep insanın yanında olmuyor. 
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven 
öğrenebiliyorsunuz. 
Aile her zaman biyolojik değil 

Bilmelisin ki... Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da 
ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir. 

Bilmelisin ki... 
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. 
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor. 

Bilmelisin ki... 
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin 
için dönmesini durdurmuyor. 

Bilmelisin ki... 
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. 
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz 

Bilmelisin ki... 
İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini 
sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri 
anlamına gelmez. 

Bilmelisin ki... 
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. 
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır. 

Bilmelisin ki... 
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar 
sürüyor.”

 

Can Yücel

 

İşte sonunda bende geç bildim. Hoca bir gün beni odasına çağırdı. Yine yüreğim korkudan yerinden çıkacak gibiydi. Eyvah dedim hoca çaktı mevzuyu. Kapıyı çaldım. Hoca.

 

-Gir.

 

Girdim içeriye alnımda boncuk boncuk ter içinde.

 

-Beni çağırmışsınız, hocam.

 

Tabii hemen söyleyemedim kekeleyerek söyledim. Hoca oturduğu koltuktan beni baştan aşağıya süzdü az düşündü.

 

-Tahtalara, o isimleri sen mi yazıyorsun? Dedi.

 

Ben cevap vermekten aciz bir şekilde.

 

-Hayır, hocam, dedim.

 

-Biliyorum sen yazıyorsun, ama evladım bu yaşlarda aşk sizin neyinize, ben size ders vermek için

Daha sözünü bitirmeden ben.

 

-Hocam siz aşk hocası mısınız? Fizik hocasısınız…

 

Diyerek odayı hızlıca terk ettim. İki üç gün okula gitmedim. Zülâl ikinci günü akşamı bize geldi. Çalışma odamıza geçerek, anne babam duymasın diyerek okula neden gelmediğimi sordu, bende bu cesaretle her şeyi anlattım, başladık gülmeye… Saatlerce güldük annem kapıyı açarak.

 

-Siz ders mi çalışıyorsunuz dersi mi kaynatıyorsunuz diyerek fırçasını da yedik. Şimdi aklıma geldi yazdım, Üstadın dediği gibi hayatın ucundan tutarak yaşamaya başladık, tabi Zülâl başkası ile evlendi ben başkasıyla, ara sıra karşılaşınca bir kahve veya çay içerek bu günleri hatırlayarak gülmeye hala devam ediyoruz. Üstadın dediği gibi dost kaldık bir ömür.

 

“Dostlar ırmak gibidir 
Kiminin suyu az, kiminin çok 
Kiminde elleriniz ıslanır yalnızca 
Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya 


İnsanlar vardır; üstü nilüferlerle kaplı, 
Bulanık bir göl gibi... 
Ne kadar uğraşsanız görünmez dibi. 
Uzaktan görünüşü çekici, aldatıcı 
İçine daldığınızda ne kadar yanıltıcı. 
Ne zaman ne geleceğini bilemezsiniz; 
Sokulmaktan korkarsınız, güvenemezsiniz! 

İnsanlar vardır; derin bir okyanus... 
İlk anda ürkütür, korkutur sizi. 
Derinliklerinde saklıdır gizi, 
Daldıkça anlarsınız, daldıkça tanırsınız; 
Yanında kendinizi içi bos sanırsınız. “

                                       Can Yücel

Hep dost kalmak üzere herkese selamlarımı gönderiyorum.

Mehmet Aluç

( Şiir Gözlüm (Can Yücel Eşliğinde) başlıklı yazı kul mehmet tarafından 12.04.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.