Desenleri yanıltıyor doğanın

Sonrasına uzandığım zamanın

Çimenlerine dokunuyorum

Usulca okşarken yeşilin dilinden konuşuyorum.

 

Sıkıcı bazense muzip rotasında benliğin

Çiçekler dikiyorum her mezara

Aslında dirilmesini dilediğim

Sevginin tarhına sunuyorum gözyaşlarımı

Suluyorum saçlarımdan dökülen zerrelerden

Oluşan tutuk pınarı.

 

Tıpkı mizacım

Tıpkı dünde kalan yarım

Hep mi yarım kalır insan?

Hep mi tutsak maziye…

Demekten imtina ettiğim bir öğle vakti:

Soyutların sırıttığı

Somut yaşların sustuğu

Aslında ruhun bile sızdığı

Belki mızıkçı belki mızmız

Belki de bir deli gölge

Düşse bile sahibinin peşine.

 

Mütemadiyen iteklenen

Bir yaşam zerresi… hatta

Hatta o bile değil:

Tehir ettiğim yangınlardan arda kalan

Baldırı çıplak bir masadan bile

Kinayeli evrenin

Değişken mizacına

Dokundurduğum masum bir buse

Hem de sevi dilinde yüklendiğim

Sevilmekten bile dert yandığım.

 

Derlediğim kadarım aslında:

Çatı katında aklımın

Örümcek bağlamış ne çok hatırat

Gel de anlat kolaysa

Hele ki karşındaki sessizlik yüklü

Asaleti ile toz kondurmazken

Şaibeli dizelerine şiirden

Yana olsa keşke tek derdim.


( Hep Mi Yarım Kalır İnsan... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 1.05.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.