Kınalı yapıncak ölüm,

Teğet geçen mahremin yazgısı

Birikmiş her düş,

Külliyen sıfatsız

Ölüm sonrası diriliş.

 

Lal sunumunda hatıratın;

Kır saçlarında

Şafağı atmış doğanın

Ve muzip kaderin

Tescili

Yine Tanrı’nı armağanı:

Her ağıt,

Her kahır,

Her köşk kendince sırça

Yine mabedin yazgısı

O iki kapılı han

Bir ara durakta mola veren

Zaman ve insan.

 

Hani, yükselen ay’da terennüm

Misali kızıl çehre?

Hani, yükselen burcun

Hangi göstergesi ise

Kâhinin elindeki küre?

Topla, dökülen kırıklarını:

Topallayan kaderin

Yas’a dönük yüzünü

Avuçla da git:

Kambersiz düğünlerin müridi

Kızıl goncanı da al git, sevgili.

 

Gelmeni ben istemedim

Oysaki bozguna uğrattığın ruhumu

Sana sunmuştum

Tam da tan vakti:

Uyduruk düşlerimi de mimlemiştim

Girerken kaderin koynuna

Akçıl hasretini

Yine uzanan deli göğün

Kaçıncı katında

İkame ettiğini unuttuğum meleklerin

Hangisi ise

Benim gibi kırık ve yaralı.

 

Şimdi makberim de sensin

Yeni doğumumu müjdeleyen

Tanrı’nın verdiği her hüküm çerçevesinde

Dumura uğrayan yüreğin

İskeletine konan o küçük serçe kadar

Yalnız ve aciz:

Sulu sepken nidaların bitiminde

Yitik bir şarkıdan fazlası

Olabilirdim.

Hele ki;

Kerevetine çıktığım masalların

Yaşamış ve ölmüş ilk kahramanı.


( Git başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 7.05.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.