Son ana kadar
Ne gelen olur ne de giden
Mezarlıklara…
Ne güneştir derdi, ne karanlık, ne rahmetse yağmur, kar
Ne de gerek duymaz
Geçimlik azıklara
Orada yatan!
Dünyalık kuyuya bakar gibi
Dibinde Yusuf istirahat eder
Yahut Ebu cehil cehennem hayaliyle terler!
Ne olur biter kim görür
Sonsuz bir derya dibi
Kalbe ürperti katan…
Savaş bile uğramaz
Sinekler bile…
Terk edilmişçesine virane
“İbret al!” mesajından başka bir işe yaramaz
Uyur-gezerdir dalan!
Kazara gelen pir
Okur ruhlara Fatiha
Her mezarda yazılmış roman sır…
Dilinden dökülür dua
Ayırt etmeden falan-filan!
Burası kimsesizler diyarı
Üstünde değil,
Aslında altındadır ayarı!
Gördüğün kemiktir yalnız
Eğil…
Tense toprağa karışmış
Kül!
Yalnız içindeki misafirine açılır
Tül…
Nedir bilinmez
Lisan!
Konuşmaz
Sarılmaz
Kandırılmaz
Ölenler…
Ne eksilir ne de artar hâyır
Zarar-ziyan!
Niye gelsin ki dünyaya dalan,
Varken yalan
Talan…
Saffet Kuramaz