Efkârın demindeyim, sevgili.
İhtiyaç halinde pay ediyorum
Şiir babında bir gölgede kıyama
durduğum
Tüm o reşit acıyı tahliye ediyorum.
Köklerimde küf asılı
Yanaklarımda gamzeler solgun
Harbi yenilginin ta kendisiyim
Ötenin iminde
Berinin de kininde saklı
Bir aciz varlık
Hiçsizliğin meşakkatli uzamında
Körebe bellediğim güzergâhta
Yalpalarken
Bir de sunarken balyalarca nidada
saklı
Fıtratıma uymakla uymamak arasında
gidip gelen
En köhne acı.
Zamanın kibri belki de
Şartlı tahliyemle
Ant içtiğim ölümüne şefaat
Kıblesinde ölü serçeler
Rüzgârdan sağ çıkmayı becerememiş:
Tıpkı güftesinde yalnız şehrin
Kodaman hükümlerle
Rest çekenleri görmezden gelmenin
İçimin raylarında edilgen vagonlar
Gece dayandı kapıya
Demek bir mazeret olmamalı.
Düş perhizindeyim bu gece:
Aslıma ithaf ettiğim deyimlerden
çıkıp da yola
Varmakla ermek nasıl da iç içe
girmiş.
İlahi sevdanın kursağında
Kör bir leblebiyim
Geçit vermekten uzak yolların
Verdiği molalarda
Kundaklanan yalanlardan geçtim geçeli
Yorgunluğumun eşrafı
Bilip bilmeden rest çektiğim bolca
hüküm.
Kazanım babında ölüm
Reşit olmayı ertelesin bakalım
Meleklerin de gazabına uğramak neymiş
Elbet görecek azman nefsim.
Ölümü mimledim
Öldüresiye sevdim
Demek mi maharet?
Kopçalanan aklın bayat mayasında
Köhne bir labirentte takılı kaldığım
Hangi istikamet de
Ölümün zar tuttuğu bir kinayeyi
Şerh düştüm günbegün?
Zanlardan nemalanıp
Aykırı iklimlerde salınıp
Dehlizlerin vardiyasında
Yetim bir mezar bekçisi:
İşi gücü ölülerle
Varyemezin niyeti
Tarumar olmuşken biteviye.
Hangi’mi kundakladı Tanrı
Yalanlarımı örseledi doğrucu Davut
İçimin mahkemesinde volta atan zabıt
memuru
İstifledi her cümleyi
Not düştüm altına:
Hükümsüzdür sayın hâkim
Sözüm ona itiraf etmiştim tüm gerçeği
Kovalarken gün geceyi.