1
Ne çabuk geçti zaman ne çabuk yıllar böyle;
Ne vakit can çekişti omuzdan kollar böyle;
Bozdular şirazemi çıkmayan yollar böyle;
Noksanımdan noksanım akıllanmaz biriyim;
Ruhum bedenden ayrı sanmayın ki diriyim…
Geçmeyecek zamanı hep beyhude yordum da;
Bir uçurum göğsünde çırılçıplak durdum da;
Gözgözeyken ben beni her bakışta vurdum da;
Dert çağırır dermanı yaram inansın artık;
Yalnız gemiler değil, limanlar yansın artık…
Ne zaman tamam desem eksilmiyor zararım;
Yakamdan tutar artık çoğalan intizarım;
Yaktığım sigaranın, ateşinde ben varım;
Akıllanmaz damgası vursam da kimliğime;
Bıçaklar diş biledi etimden, kemiğine…
Hal-hatırım soracak hicrandır arkadaşım;
Eksik olmaz mendile imza koyan gözyaşım;
Musallada boş yere bekletilen naaşım;
Boş yere inanmışım her yüzüme gülene;
Duyurun ahvalimi, bilene, bilmeyene…
Bir şarkının sözünde dağılıp gitmedik mi?
Derman diyen yaraya el sürüp, yetmedik mi?
Kara sevda uğruna, tükenip, bitmedik mi?
Bir “Evet”e tutuklu şaşkın damat misali;
Nerde güzel günlerin gelinlik giymiş hali;
Şimdi son derthanesi yakarken kandilini;
Efkar denen yosmanın koparmalı dilini;
Uzatıp kadehine, kaldır şimdi elini;
Burdayım de varım de kalan yarına inat;
Dahasını sessizce, bekliyorken, kainat…
Ali ALTINLI – 04.08.2018
Saat: 11:31