Hayli yas’a dışı bir yüklem özlemek
Göğün minvalinde
İmbat öncesi esintide
Muhafız alayı imlerin tedirgin sesi.
Muğlâk bir düş olmak vardı şimdi
Satır satır gazabın da izdüşümü.
Yürü, ya kulum, diyen rahmetin bedeli
Her sitayiş
Uzağında iblisin
Mazlumun iç çekişi.
Hangi rivayete konuşlusun?
Hangi rahvan bulutun gamzesisin,
söyle!
Şaibeli bir ölüm olsa da aşka ihanet
Hangi perdenin arkasında gizli
mutluluk?
Hani, demeyi özlercesine
Yalnızlığa sirayet eden suskun
asalet.
Nöbete duran hangi neferde saklı izdiham?
Göle maya çalan bir desturun
İzindeki rehavet
Yeniden diyebilmek olsa olsa
Hakkın nezdinde maharet.
Göl durgunluğundaki yıllarıma
bakıyorum da:
Sundurmadaki asil kareyi gözlüyorum
Bilip bilmeden
Gözüm seğirip de içimde biriken ne
çok şüphe.
Bir nidadan yoksun
Afili gözlerinde ıssızlığın
Mutluluk değil mi hep meçhul?
Az sonra özümseyeceğim hangi duyguyu
Saklı tutsam da
Yüz sürsem geçmişime
Bilip bilmeden irkildiğim bunca
yalanı
Yok sayıp,
Soyutlandığım kaçıncı izlek ola
Debdebeli dizelerin şuur altındaki
minval?
Hani yola çıkmadan
Bitirmekse yolculuğu
Ne ala, düşünde gezinenlere.
Ne gam!
Yoldan çıkmaya asla özenmedim madem
Kuru bir çeşme olmasını da asla
dillendirmem
Sükûtun saklı olduğu bunca gizem.
Kalemde biriken onca heyula duyguyu
Tek seferde çizip de üstünü
Yoldaş bildiklerime sığınmak
Kayıtlara geçen tek gerçek.
Derdinden ölen şiirde kazan kaldıran
Bir hükmü yok sayıp ansızın…
Suretinde gergin nedamet
Ölüm öncesi huzura kenetli
Zaman aşımında ölmedim madem
Yalan aşımında dilerim sonlanmayı
Gerçek bildiklerime leke sürmeden.
Yürekteki tedirginliğe son veren
Candan bir tahakküm:
Mağlup gelsem bile
Dirayetimi yüklendiğim…
Sevgiye tutsak sevilmeyi talep eden
bir ömür
Gizemin şuurunda
Kanatlarında bulutun
Seğiren rüzgâr kanatlarımda takılı sükût
Ölmekten yakıcı sevdiklerime bunca
hasret.