Zaman…
Tutkal niyetine sahiplendiğimize
öykünenlere sitem
Belki’lerini tokuşturan gizemden yana
derdi enginlerin
Şehla yankılarında şehrin
İri ölçekli bir kanat.
Darmaduman
Yüreğin yaftalanan mizacı.
Bir öyle bir böyle seyrelen
Eş güdümlü lehçe
Anlık bir sızıda
Ansızın kıyama duran
Şiirde nöbete duran üç beş s/imge
Lafı güzaf
Demeye mecali yetse keşke.
Görmeyenlerin indinde
Karambola gidenlerin aşka ihaneti
Adeta
Diri hükümler,
Zanlı bedeller
Ve içlenen bestede
Yarım yamalak bir sitayiş
Toplarken dağınığı ömrün
Karaya çalıp
Karadan kaçıp
Ayak bastığımız hangi sahil ise.
Denizin rahmeti
Sisin teğet geçtiği
Kayıtsız ve kasıtlı vedaların
Huzmesinde seyrelen azap dolu
Muhalif söylemlerde.
İhtiyar bir arya konduruyor yaşlı kuş
Sözcüklerin terennümüne yenik
Bedellerin sağanağında
Kır saçlarında doğanın
Afakan basan mısralarla yüklü
veballerin
Örtündüğü geceye binaen
Lanetini giyinen iblisin
Kör noktası nakşeden
Satırlarda biteviye kıvranan
Şiirin cinneti.
Bir eda yüklenirken
Bir sıfatla mimlenirken
Bir yöreyi bir töreyi
Bir yüreği boşlarken adamakıllı da
ısrarcı hani:
Munis beyitlerin tevekküle durduğu
Karaçalı misali
Adıyla örtüşen yenilgi;
Adımladıkça dününü
Közlerin mahiyetinde tevafukun
gölgesi
Yarım adaların cennet bahçesi.
Huyu suyu kabul gören bir şiir mesela
Kör ebelerin doluştuğu cinnet kapısı
Israrcı kalemde
İsyan bürüyen gözlerinde
Zamandan daralıp
Pergelleri açan bir kabadayı edası
Suretlerin hüngürdediği
Cühela yarısı.
Aşkı yok sayan teyakkuz
Varlığı derinlerde donan
O deli yüz
Bedellerini ikram edip de kadere
Bir reçeteyi yırtan
Hastalıklı ömre
Sitemler yağdıran
Düş palazı ahkâmlarla
Yıkanan beyit beyit
Sonrasını lav edip…