Bir iklim ki;
Sahipsiz gecenin ferine yenik düşmüş
Elemle bezeli iffetin en yakın
şahidi.
Gökte konuşlu hangi kül rengi kuşun
Kanadından damlar gözün yaşı:
Varlıkta kayıtlı şifre
Göğün matemi sınırsız
Yine ödenecek kefaretin izdüşümünde
Gece benzeri sitemle yıkanmış şehrin
Kanamalı surlarında
Bin bir dereden gelen suyun ılık
sesinde
Mahrem bir huzursa yine
Allah’ın hikmeti.
Varlıktan yoksunsa vicdan
Perde arkasında yüreğin
Kâh daldığın kâh su alan bendinde
Şiirle kaplı yüreğinde
Vasıfsız bir gölgeden bile hallice
Bazen şiirin kanayan ilhamı.
Mucidi ömrün siyahî bir hece;
Çevrede kayıtlı ne çok simsar bedel
Müptelası olduğun ömrün
Yıkık duvarlarında
Cahilce yürüsen de
Düşmez ise dilinden
Sevgi ve yarın yüklü duaların.
Şimdi toplayalım düşen tüm kırıkları
Bir yetimin gülüşüne tanık olalım
ansızın
Sağır Sultan’dan duyduğumuz bunca
vecizeyi de
Dağıtalım evrenin her katresine.
Hicaptan arınmışsa benlik;
Yakaladığın huzur ve dirlik
Bir de muhabbetin koyusu
Seyrüseferinde hüznün
Elbet olacaktır bir hal çaresi.
Sevgiye meyyal sayısız tekerleme
Ritminde atan yüreği yine evrenden
Kopamadığına delalet
İçinde saklı o nüktedan yürek ve
vicdan.
Sevebildiğin kadar hürsün
Kaybettiğin değil kayıp da düşmediğin
zemin:
Tutan ellerinden
Tutumlu hükümlerden arda kalan
Kendinle yüzleştiğin her an.