Geçtiğimiz haftalarda bir Cuma günü sosyal
medya hesaplarımda, “Kırk yılın başında
bir cuma namazına gidip şu bizleri görmezden ve duymazdan gelen siyasilerle
idareciler için dua edeyim dedim maalesef hangi camiye gittiysem gerisin geriye
kapıdan döndüm. Çünkü camilerin kapısında "Engelliler Giremez" yazısı
asılıydı.” yazılı bir mesaj paylaştım.
Bu paylaşıma yapılan bazı yorumlar şunlardı.
“Bu yazı varsa ayrımcılık. Yapamazlar bir
yanlışlık olmalı. Afiş de berbat olmuş. Böyle farkındalık mı olur?”, “Öyle bir
yazı asmaya kimsenin hakkı yok. Çok merak ettim gerçekten var mıydı? Hiç
mantıklı gelmedi. Hangi cami idi acaba?”, “Ya arkadaşlar bu öyle basit bir şey
değil inanılır gibi değil haber gerçek mi araştırdık mı bunu?”, “Maalesef
burada yani güzel ülkemizdeki engelli yurttaşlarımız dini vecibelerini bile camilerimizde
yapamıyorlar diyanet işleri başkanlığına çağrımdır hani dinimizde eşitlik
vardı. Vardır doğru o peygamberimiz Hz Muhammet (S.A.V.) efendimiz döneminde
idi.”
İlk paylaşımdan bir gün sonra Cumartesi günü de,
“Dün
yaptığım paylaşımda cuma namazına gidip bizleri görmeyen ve duymayan idareciler
için dua etmek istediğimi ancak camilere giremediğimi yazmıştım. Camiye
giremeyince daha sonra cem evlerine gidip dua edeyim dedim. Ne yazık ki
cemevine de giremedim. Cemevi kapısında da "Engelliler Giremez"
yazısı asılıydı.” şeklinde bir mesaj
daha paylaştım.
Bu paylaşıma da yapılan
yorumlardan bazıları şu şekilde oldu.
“İbadethaneler engelli erişimine uygun
değil bunlara camilerde, cemevleri ve kiliselerde dâhildir. Arkadaşımız erişime
uygun olmayan ibadethanelerin olduğuna dikkat çekmek için mecazi paylaşmış işin
gerçeği bu yani.”, “Bende bir engelli olarak bunun ezikliğini yaşıyorum. Bazen
şehrin merkezine gitmek istiyorum. Kayseri’de de camiler bize uygun
olmadığından namazımı kazaya bırakmamak için gitmiyorum. Ben artık kaderime
isyan etmiyorum, beni yaradan Allah'ım bu yaşamı hakkımda hayırlı kılmıştır.
Biz engellilere yaşama hakkı tanımayan sağlıklarına güvenen idarecileri Allah'a
havale ediyorum.”, “O engellemeler onların ruhunda. Zihninden uygulamalarına da
yansıyor. İlerde öyle tabelalar görmemiz yüksek ihtimal.”, “Hiçbir mekânda öyle
bir yazı olduğunu düşünmek bile istemiyorum. Mecazi bir anlatımınız olduğunu
sanıyorum... Yazması gerekmiyor ne yazık ki, sinemalar, tiyatrolar, avm’ler,
okullar ve birçok ortak kullanım alanında engellilerin yalnız başlarına hareket
özgürlüğüne yönelik yapılanma yok. Öyle bir yazı varsa adres fotoğraf
paylaşmanız gerekir...”
Paylaştığım bu mesajlara verilecek yorumların
ne şekilde olacağını tahmin ediyordum. Birçok kişi yazılarda vurgulamak
istediğim noktayı anlamayarak olumsuz yazarken, yazdığım yazıda vermek
istediğim mesaj ile farkındalık yaratmak istediğimi anlayanlarda olumlu
yorumlar yazdı.
Pazartesi gününe kadar yapılan yorumları bekledikten sonra “Cami ve Cemevi Hakkındaki Paylaşımlarla İlgili Açıklama” başlıklı yeni bir mesaj hazırlayarak paylaşımları yapmadaki amacımın ne olduğunu açıkladım.
“Cuma namazına gidip bizleri görmeyen ve duymayan idareciler için dua etmek istediğimi ancak camilere giremediğimi ardından cemevlerine gittiğimi ve oraya da giremediğimi, bunun nedeninin ise kapılarında “Engelliler Giremez” yazısı asılı olduğunu paylaşmıştım.
Sosyal medyada arka arkaya paylaştığım bu yazılar nedeniyle birçok farklı tepkiler geleceğini biliyordum. Gelen tepkiler arasında yazdığım “Engelliler Giremez” kelimesi ile ironi yaptığımı ve insanların dikkatini nereye çekmek istediğimi anlayan insanlarda oldu.
Evet, bu paylaşımlarla insanların dikkatini engellilerin cami veya cemevi gibi hangi ibadethane olursa olsun hiç birisine de girerek her insan gibi ibadetini yapamadığına çekmek istemiştim.
Normalde ibadethanelere giremediğimizi söylediğimizde kimsenin dikkatini çok çekmediğini en ufak bir tepki dahi gösterilmediğini görüyordum. “Engelliler Giremez” yazısı asılıydı dediğimde ise bu yazının ayrımcılık ve ötekileştirici anlam taşıması nedeniyle tepkiler çığ gibi çoğalıyordu. Oysa tepki gösterenler şunu dikkatlerinden kaçırıyorlardı. Yazı asılı olmasa da sonuçta bizler bu ülkede lokantalara, pastanelere, mağazalara, okullara, kurumlara ve daha birçok yere erişim sorunu nedeniyle giremediğimiz gibi camilere ve cemevlerine de giremiyorduk. Giremediğimiz için de yine hizmet alamıyor ve karşılaştığımız erişim sorunu nedeniyle ayrımcılığa maruz kalıyorduk.
Sorun yazının asılı olup olmamasında değil sorun erişim sorunu nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmamız ve ötekileştirilmemizdi. Olması ve yapılması gereken yazı asılıydı dediğimizde tepki gösterenlerin giremediğimizi söylediğimizde de tepki göstermeleri gerekmesiydi. Yanılıyor muyum?”
Sözün özü olarak, “Engelliler Giremez” kelimesiyle camiler ile cemevleri gibi ibadethanelerde yaşanan erişilebilirlik ve ulaşılabilirlik sorununa dikkat çekmeye çalıştım. Sonuçta Diyanet İşleri Başkanlığının sitesinde 2017 yılsonu itibariyle Türkiye genelinde toplam 88.021 tane cami olduğu belirtiliyor. Malatya’da ise 968 tane bulunuyor. Cemevleri ise 2002 yılında 106 iken bu sayı 15 yıl süre içerisinde 2017 yılında bine çıktığı belirtilmiş. Peki, bu kadar çok ibadethane varda engelliler bunlardan istifade edebiliyor mu dersiniz? Diyanet İşleri Başkanlığının 10 Mayıs 2016 tarihinde yapmış olduğu açıklamaya bakılırsa ibadethanelerin yüzde 20’si engellilere uygun hale getirilmiş. Açıklamada engelli erişimine uygun cami sayısı 20 bine ulaşırken, asansör ve abdest alma yeri ile standartlara uygun rampa bulunan cami sayı da 18 bin olarak kayıtlara geçtiği belirtiliyor. Aradan geçen iki yıl süre içerisinde bu sayının artmış olması gerekiyor. İyi de ibadethanelerimiz bu kadar erişilebilir hale getirilmişte neden bunları görmüyoruz. Buna göre Malatya’da yaklaşık 193 tane erişilebilir cami olması gerekmez mi? Bizler bunun daha yüzde birini dahi göremedik. Sahi sizler görebildiniz mi?