Hangi gölgenin müridisin, sen
yabancı?
Hangi iflah olmaz aşkın dergâhısın?
Sinende yokluk;
Varlığında taammüden öldürdüğün bunca
yalan dolan…
Bir sis tabakasından peydahladım ben
seni;
En zifiri hücresinde bilinmezin
Kare kare dizdiğim resimlerde
Lades demenin de maruzatı tüm
hezeyan.
Gelenlerden olmadım hiç
Aslında gitmedim de kendimden
En çok hatta sadece kendine tutsak
Bir şehir efsanesiyim
Gözümdeki feri çalmadan zaman
Kınımdaki yalanların sihrini bozmadan
düzen…
Derviş iklimlerde seğirten tümceler
Sahibine ait madem her kötü söylem
İyikimsin benim
İrkildiğim gölgelerden bile titrek
bir yangınsın
Lav ettiğim dünüme
Okuduğum laneti yeter ki duymasın
Yaradan.
Temcit pilavı gibi her gün;
Devindiğim ya da öykündüğüm nasıl ki
Gün gibi aşikâr
Kalıbımı bastığım her duygu neden mi
bu kadar
Sıradan?
Olamaz olmadı da ve olmayacak:
Sıradanlığın küpeştesinde ben
doğurgan
Bir tanrıçayım
Kendi hüznünü doğuran
Sıra dışı bir yanılgıyım
Yalancı ruhların otağına değnek
saplayan
Bir sancıyım
Yarım ağız düşlerin
Yarım ağız sevinçlerin
Son hecesiyim
Aklıma mukayyet şükürler olsun ki
Azıcık da olsun kusurum
Ne çıkar ki;
Gölgemle kavgalı ve isyankârsam?
Devşirme hatminde yüreğin
Kırağı çalan bir çiçeğin
Solgun yazgısıyım belki de:
Ruhun közünde köhne bir hale;
Yalnızlığın sırça köşkünde
Kendince bir methiye
Belki yalanların taarruz ettiği
iklimlerde
Sonu gelmeyen bir yağmurun:
Tezat yürekler kapışırken birbiri ile
Lal sırların hatmi çiçeği
Lahitlerin esrarında
Gölge benzeri bir düş simsarıyım.
Zamanla mukayese ettiğim sırlarım
Aslıma ihanet ettiğim zaman zaman
Melun bir hatırada
Mazlum bir yanılgıda
Şiir yüklü mizacında
Örselenmiş ruhumun
Kendimden geçtiğim her lehçe
Yine dününe sadık bir martavalım.
Gözlerden ırak bir dehlizde
Belki kuytusuyum mekânın;
Sonuyum zamanın;
Ölümlü bir tefrikayım
Kendimi boykot ettiğim peyderpey
Nükseden köhne bir hikâyede
Bir düş kahramanıyım
Ruhunda tezatlıklar kadar sıra
dışılığın
İnfilak ettiği bir gök gürültüsüne
tutsak
Hangi şahika mevsimsem yine
Evrenden alacaklı…
Cüssemde ne karanlık sır tutan;
Ne aydınlık içimi sunan
Ne de zaaflarım
Beni bana tutsak kılan:
Hayli geçkin bir şiirde
Kaybolan yüreğin melun reçetesinde
Hasbıhal ettiğim Yaradan’ın nezdinde
Divane bir kelamım:
Hoyratça kendine tuzak kuran
Safsatalardan yansıyan bir ışık
huzmesi
Göğün merhametine sığınan
Bir surede saklı iken ismim…