1
Her ulus hür
yaşamak, kalkınmak ister. Bunun için ulusları yönetenler yönettikleri
yurttaşlarının bilgili, becerili ve donanımlı olmalarını isterler. Bu bağlamda
eğitim-öğretim çalışmalarına gerekli önemi verirler. Eğitimin önemini çağlar
ötesinden bile bir Çinli filozof, “Eğer yüz yıl sonrasıysa düşündüğün, o zaman
halkı eğit.” Sözleriyle vurguluyor.
Bu
konuda başöğretmen Atatürk de, “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız,
şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da milleti esaret ve sefalete
terk eder. Bu tartışılmaz gerçekleri içselleştiren ve yaşama geçiren ülkeler ve
yöneticileri günümüzün kalkınmış her alanda söz sahibi olan ülkelerdir.
Atatürk eğitim-öğretimin birinci paydaşı olan
öğretmenliğin önemini de şöyle vurguluyor: “Bir topluluk ulus olabilmek için
mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. Onlardır ki, toplumu gerçek bir ulus
haline getirirler.” Öğretmenlik, Tanrı mesleğidir. Bir filozof der ki, “Tanrı
gökten yere inseydi meslek olarak öğretmenliği seçerdi.”
Analar doğurur,
öğretmenler yetiştirir. Evet, çocuk ilk eğitimini ailede annesinden alır.
Okullarda öğretmenlerden alınan eğitim ve bilgilerle öğrenciler birer yetişkin
birey olarak hayata atılırlar. Öğretmenler pedagojik yeterlilikleri ve
kültürlerinin düzeyleri oranında toplumları aydınlatır onlara lider olurlar.
Öğretmen toplumları
aydınlatmada meşaleyi en önde taşıyandır.
Öğretmen bilgiye, beceriye aydınlığa açılan bir penceredir. Din
ulularından Hz. Ali’nin vurguladığı gibi kendisine köle olunacak bir insandır
öğretmen.
Tarihte öğretmene değer veren ünlü padişahlarımız vardır.
İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet kendisine sunulan çiçekleri yanı
başındaki hocalarına sunulmasını istemiştir. Sert ve acımasızlığıyla ünlü Yavuz
Sultan Selim’de hocasının atının ayaklarından üzerine sıçrayan çamurlardan
mahcup olan hocasına kızmamış üstelik çamurlanan elbisesinin ölünce tabutunun
üstüne örtülmesini emretmiştir. Öğretmenliğe verilen gıpta edilecek bu örnekler
imparatorluğumuzun yükseliş dönemlerinde görülür. Demek ki bir ülkenin
yükselişi ile eğiticilere verilen değer doğru orantılıdır.
Bu gerçeğin gereği olarak
cumhuriyetimizi kuranlar halkımızın aydınlanmasına gereği gibi önem vererek her
düzeyde okullar açtılar. Köylüyü eğitmek için askerde okuma-yazma bilenleri
eğitmen kursuna tabi tutarak köylere gönderildi. Daha sonra köylünün
kalkınması, aydınlanması için onlara öğretmen yetiştirmek için köy enstitüleri
açarak kısa sürede donanımlı, bilgili öğretmenler yetiştirdiler. Aşağıda bu
okulların örnek ders programı görülmektedir.
Köy
Enstitüleri Ders Programı
Kültür Dersleri:
Türkçe,
Tarih,
Coğrafya,
Yurttaşlık Bilgisi,
Matematik,
Fizik,
Kimya,
Tabiat ve Okul Sağlık Bilgisi,
Yabancı Dil,
El Yazısı,
Resim-İş,
Beden Eğitimi ve Ulusal Oyunlar
Müzik,
Askerlik,
Ev İdaresi ve Çocuk Bakımı,
Öğretmenlik Bilgisi: (a) Toplumbilim, (b) İş Eğitimi, (c) Çocuk ve İş
Ruhbilimi, (d) İş Eğitimi Tarihi, (e) Öğretim Metodu ve Tatbikat,
Zirai İşletmeler Ekonomisi ve Kooperatifçilik.
Ziraat Ders ve Çalışmaları:
Tarla
Ziraatı,
Bahçe Ziraatı,
Fidancılık, Meyvecilik ve Sebzecilik Bilgisi,
Sanayi Bitkileri Ziraatı,
Zooteknik,
Kümes Hayvanları Bilgisi,
Arıcılık, İpek Böcekçiliği,
Balıkçılık ve Su Ürünleri Bilgisi,
Ziraat Sanatları.
Teknik Dersler ve Çalışmalar:
Köy
Demirciliği (nalbantlık, motorculuk),
Köy Dülgerliği (marangozluk),
Köy Yapıcılığı: (a) Tuğlacılık ve Kiremitçilik, (b) Taşçılık, (c) Kireçcilik,
(d) Duvarcılık ve Sıvacılık, (e) Betonculuk,
Kızlar için Köy Ev ve El Sanatları: (a) Dikiş-Biçki, Nakış (b) Örücülük ve
Dokumacılık, (c) Ziraat Sanatları.
Ne kadar hoş zengin bir
program. Maalesef bu okullar kapatıldı. Anadolu aydınlanması yarım bırakıldı.
Dünyada okul kapatan tek ülkeyiz! Günümüzde hala “kızlar okula” benzeri
programlar uygulayarak doğu ve güney-doğu bölgelerinde okullaşmayı yeteri
düzeyde sağlanamamışsa Köy Enstitüleri’ni kapatan anlayışın ülke çocuklarına
armağanıdır bu uygulama.
Köy Enstitüleri yetmedi daha sonra
ülkemizde en önemli meslek okulları olan Öğretmen Okulları da kapatıldı. Öğretmen Okulları aşağıya aldığım marşta betimlenen
idealler doğrusunda ulusunu, yurdunu candan seven bu uğurda korkusuzca
cehaletle bilgisizlikle savaş veren, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür
kuşaklar yetiştirmekti. Günümüzde ülke olarak belirli bir düzeye gelebildiysek
bunu Cumhuriyeti seven Atatürk ilkelerine bağlı saygıdeğer öğretmenlerimize
borçluyuz.
.
ÖĞRETMEN MARŞI
Alnımızda
bilgilerden bir çelenk,
Nura doğru can atan Türk genciyiz.
Yeryüzünde yoktur, olmaz Türk'e denk;
Korku bilmez soyumuz.
Şanlı yurdum, her bucağın şanla dolsun;
Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun.
Candan açtık cehle karşı bir savaş,
Ey bu yolda ant içen genç arkadaş!
Öğren, öğret hakkı halka, gürle coş;
Durma durma koş.
Öğretmen
ve öğretmenlik sadece 24 Kasımlarda anılacak bir meslek dalı değildir. Ülke
olarak öğretmenlerimizi ne kadar nitelikli yetiştirir onların özlük haklarına
gereken ilgiyi gösterdiğimiz oranda dünyada gerçek yerimizi alırız. Yoksa
onlarca eğitim fakültesi açıp binlerce öğretmen adayı yetiştirip çoğunu
atamadan işsiz bırakmakla değil yüz yıl sonrasını on yıllar sonrasını bile
düşünmemiş oluruz