Lahit benzeri bir düş kundaklanıyor
İçimin iskambil kartları:
İyi de ne anlarım ben pokerden?
Göğün kanatlarında papaz ve kız
ikilisi:
Anlamam, dedim ya sadece hayatın
sarmalı
Kartların da ta kendisi
Oynaşan sayı karakterleri.
Şimdi bir kurban verdim insanlara:
Ne içimdeki düş’ün ne de arkamda
bıraktığım leş’in
Mimarı sanma, sakın ha!
Düş palası bir yalnızlık
Eğri büğrü çetrefilli sevgi masalları
Sonu hep mutlu biten bir yerli film
adeta
Güzergâhın ortasına tüneyen;
Zengin kız fakir oğlan sayacı.
Bölelim bölebildiğimize:
Kur yapan kuş mu kaldı birbirine?
Ya da yaftalanmamış üç beş insan…
Arkamdan atıp duran kim bilir kimin
nesi?
Tanımam da ben hani:
Ne düşman seyirciyi
Ne de tribüne oynayan kaçak oyuncu
Tanırım ayak izinden
Yarıp içine saklandığı
İnsan bedeninden bir tabut:
Kimlik kaygımı sonlandırdım madem
Tutarım da elinden kim ise
Sağ gösterip sol vuran
İnsan selinden ayrı düştüğüm
Belki de muştulandığımın muhtırası
Az evvel yediğim bozgun
Ne de olsa sıdkım sıyrılmış
Vurgun yemek neyin nesiymiş
En güvendiğinden.
Demediğime de vakıfım;
Gözümün üstünde kaş ve neden mi
İki gözüm birbirinden ayrı düştü?
Bingo!
Yılın son sorusu
Sanki şehrin iki yakası
Ele verdiğim elemle aşk yükümden
Ayrı düştüğüm
Yüreğin yongası
Bilfiil somurttuğum dünde
Kaykılmışlığımın da zirvesini
yapmışken
Bayat bir sancıdan nemalanan
Diğer yarım;
Kendimi kendimden soyutladığım
Oyun öncesi son prova:
Yalanla sabitlenmiş hangi insan
izleği ise
Uzak dursun benden.
Şimdi sağaltıp da tüm yanlışlarımı;
Kendimden öteye yol varsa da
Ayrı düştüğüm ezelden…
Tamam tamam;
Çay molası tam da şiir bitmişken.