1
Geviş getiren bir ayrıcalık tutkalına
bulandı yer gök,
Sonrası muğlâk bir gezegen işte.
Uyduların uyumsuzluğuna aidim:
Kanaviçe özlemlerin zarf tutacağında
Yazdığım son mektubu postalıyorum
Güvercin denen lanet canlının teninde
İri bir acı damlasıyım.
Sakil ömrün satır aralarına dizdim
seni;
Öncemle dargın
Yalın ayak kayışların donandığı
Teninde cinnet akşamlarının
Hoyrat yanılsamalar çeldi aklıma
Dıştan yaldızla kaplı
Duvar denen coğrafyada
Sürünen rezil bir örümceğim
Ayakları birbirine dolaşan
Sinsi bir pervaneye de ışığım bu
gece.
Oysaki öleli çok oldu içimdeki
fenerin:
Neresinden baksa sitemlerin
Hükmünde rafine edilmiş acılarımı
Tıktım buzluğa
Ne zaman yansa yüreğim
Tuz basıyorum ruhuma.
Gölgem dahi ihanet etmişken
Boca ettiğimi ima da etmiyorum öfkemi;
Toparlarken ötemi berimi
Bacak kadar boyumla
Âşık olduğumu da bilemedim hani:
Ne göğün teninde saklıydı aşk
Ne tininde yalnız ve yaftalanmış bir
şapkaydım
Üstünü örttüğüm kel şiirlerimin
Saç tufanına yakalanacağını bilmekten
aciz
Çömez imleri yüklerken içimdeki
külfete.
Sonrasını unuttum
Aldığım yarım avuç uyku hapını
Serptim sonradan kırmızı gülün
yaşadığı saksıya:
Mimlenmişti madem dikenlerim
Mühim filan da değildi
İklim benzeri gözlerinde aşkın
Yalandan sevenlere nasıl da acırdım:
Yaftalanmışlığın eseri
Başı buyruk acılara hepten alışkın…
Yâd edilesi efkârın tek tutuklusu
bildiğim
Küçük ellerimde soldu ümitler tek
celsede:
Paye verdiğim hiçliğe soyundu
varlıklar;
Varlığım hepten aşındı
Aşamadığım kıtalarda
Aşina olduğum şaibeli bakışlara da
Özenmedim asla.
Ah, bir kulpum olsaydı da
Ya da bir sap hani bir baltaya saklı
kılan
Döşemelerinde şiirin
Ayıp bellemişlerde ne de olsa
içimdeki coşkuyu.
Ne şairdim ne yetişkin
Asırlık ömürlere de ne değer
biçmişlerdi sözüm ona:
Sahi, kaç akçeydi benim yalnızlığım?
Kaç dirhem sevgiyi yoksun
kılacaklarda daha?
Sinen göğün;
Sinesinde şiirlerin
Bir de sevgiye düşkünlüğüm…
Mazur görün beni artık:
Ne şaibeli bir şiirim
Ne şirazesi kaymış bir şafak
Afakî olmayan özlemlerin
Diri lehçesiyim
İçimlik de değil hani maruzatım.
Huzurlu bir ölü olmaya doğdum günden
beri
Talibim.
Ne hırkam sırtımda
Ne de yamalı sevdalarım maraza:
Yazdığım kadar aşığım;
Aşk hepten kaçılmazım:
Son tufanda bir araz
Farazi umutların peşin hükümlü
yalancısıyım:
Kanayan satırlara sorun beni en
azından
Kandığım masallarda hala nasılsa
büyümeyi
Pas geçti yıllar:
Sevdam ve pişmanlıklarım fazlasıyla aşikâr
Azamet dolu kimse kalsın yeter ki
uzağımda
Yakınlarda ineceğim, sayın şiir:
Bir sonrakine beklerim âcizane
Çatık kaşlarında ömrün
Sadece Tanrısına itaatkâr.