İki yıldan beri okul önlerinde devriye görevinde bulunmaktayım. Bu yıl Ali Hikmet Paşa ilk öğretim Okulu önünde görevliydim.Bu görevi gönüllü olarak kabul ettim. Amacım çocuklarla daha yakından ilgilenmek.

Geleceğimiz onların elinde. Durumumuz da orta yerde. Çocuk suçluların arttığı bir dönemde. Genellikle hırsızlık ve zararlı madde bağımlısı kullanma da artışların olduğu bir dönemde ben ne yapabilirim. Bu işin özünde çocuklara gerçek bir ana ve baba gibi sevgiyi verebilme, onlara değer verdiğimizi hissettirebilmektir.

Bu okulun Balıkesir'de bulunan diğer okullardan çok farklı yönleri vardı. En kalaba, en vukuatlı çocukların bulunduğu bir okuldu. Düşünebiliyor musunuz 457 tane çocuğun aileleri ayrı. Çocuk ya annesinde, ya babasında ya da her ikisinde olmayıp dedesinin yanında.

Bu tür çocukların bazı çevreler tarafından çok güzel bir şekilde kullanıldığı aşikardır. Bu okulun öğretmenlerini, velilerini ve çocukların çoğunu iyi tanıdığım için özellikle ve bilerek bu görevi kabul ettim.

Her gün bir öğrenci ile muhabbet etsem. Beş öğrenciden birini kazanabilsem benim için büyük bir başarı olacaktı. Okul Müdürüne, öğretmen arkadaşlara ve okulda görevli diğer arkadaşlara da ne yapmak istediğimi anlattım. Ayrıca veliler için de ayrı bir program uygulamak istiyordum.

Okulun ilk günlerinde bazı veliler yüzünden biraz sıkıntı çektik. Her defasında öğretmenler olsun, görevli arkadaşlar olsun "iyi ki bu yıl okula polis verdiler, yoksa bu veliler bizi dinlemezdi, bak seni nasıl dinliyorlar" şeklinde söylemlerle karşılaştım. Her gün de mutlaka sorunlu bir çocukla konuştum.

Yaramazlık yapanlarla oturup konuştum. Okuldan kaçanlarla oturup konuştum. Sokak arasında çocukları bulur, konuşa konuşa okula getirdim. Dışarıdan okulla alakası olmayan kişileri de devamlı bir şekilde uzaklaştırdım. Okul çevresine yaklaşan tehlikeli gördüğüm kişileri de bir kenara çekerek, konuşarak, devamlı konuşarak ikna etmeye çalıştım.Yardıma muhtaç olanlara yardım ettik.

İlk yarı dönem bitti. Okulda hiç bir adliyeye intikal edecek olay olmadı. Hırsızlık olayı bile olmadı.

İkinci dönem yeni bir sistem uygulaması olduğundan okuldan ayrılmak zorunda kaldım. Polis Merkezine grupta çalışmaya başladım. Okulda toplantı vardı. Bu vesile ile okuluma gidecek öğrencilerimi, öğretmenlerimi görecektim. Daha okulun kapısına varır varmaz iki tane sabahçı öğrenci koşarak yanıma geldiler. Üzerime atılıp "sen niye bizim okulu bıraktın, senin okula gelmeni istiyoruz" derlerken bir tanesi de ağlamaya başladı.

Başladım yalvarmaya "yavrum böyle ağlarsan beni çok üzersin, lütfen ağlama, eğer beni dinlersen anlatayım" dedim. Güzel güzel konuştuk ama ikna olmak istemiyordu. "Ne olursa olsun sen bizim okulumuza gel" derken tenefüs zili çalmıştı. Tenefüse çıkan çocuklar beni gördüler. Etrafımı sardılar. Herkesin şikayetleri var. Ben neden okula gelmiyormuşum. Hele bir tanesi "eğer okula gelmesen sana küserim" demez mi. Öğretmen arkadaşlar da yanıma geldiler. Çocuklar polis amcanızı rahat bırakın da biz de hoş beş yapalım dediler.

Ders zili çaldı "Haydi bakalım herkes sınıflara" dedim herkes koşarak sınıflarına gittiler. Öğretmen arkadaşın birisi "Bu çocuklar seni çok sevdiler, çok güzel bir yarı dönem geçirdik, bizi bırakıp gitmen iyi oldu mu" diye bana şakayla karışık fırçayı attı.

Bu arada toplantı saati de yaklaşıyordu. Mahalle polislerinden iki arkadaş geldi. Toplantıya katılacaklarını, hatta programda velilere bilgi vereceklerini söylediler. Salon dolmuştu. Toplantıya katılacak psikolog öğretmen arkadaşı bekliyorduk. Ayak üstü toplantı salonu girişinde bekliyorduk. Öğretmenlerle çok samimi bir hava içinde olduğumu fark eden polis arkadaşlar. "Abi burada herkes seni seviyor galiba" diye söylendiler. Fen bilgisi öğretmeni aynen şu cevabı verdi "Bizim polisimiz burada iken yarım dönem boyunca hiç olay olmadı, inanıyormusunuz bu okulda ilk defa olay olmuyor bu ne demektir bilirmisiniz"

Arkadaşlar yüzüme baktılar. Bana verilen değer üzerine onların da müthiş bir şekilde keyif aldıklarını hissettim. Ben de öğretmen arkadaşa "iltifat ediyorsun hocam" dedim.

Orada ki sahneyi herkesin yaşamasını isterdim. Demek ki yarım dönem de olsa bir şeyleri başarmıştım. Öğrencilere, öğretmenlere, velilere ve okulda çalışan arkadaşlara değer verilmenin keyfini yaşatmışım.

Değer verilmek çok güzel bir duygu...yaşamak gerekiyor.
( 102- Değer Vermek başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 10.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu