Mavi bir örtü
dilleniyor
Üstü örtülü rahlenin
doğurgan tininde
Yadsınamaz bir
aymazlığın da hicvi adeta şiir
Kör gözlerden sakınıp
da gözünü,
Bakan körlerden yana
derdi telaşı kalemin.
Sönük mavi’nin titrinde
Yorgun bir yorgan
Örten zaaflarını
günbegün
Yorgun koşuşturmadan
Aşkın da rabıtası her
yüklem:
Sevilmeden seven bir
yürekten kopan o nida
Sanrılar mertebesinde
Baş şehri acının
Derli toplu bir
güncenin de mimarı iken iman.
Diyezler ve dehlizler;
Sanrılar ve gerçekler;
Elemle benzeşen hazan
Sazanların mekânı
tanıdık bir seyir
Ve tüm saflığı ile
inanan aciz bir kul.
Ne de şatafatlı bir
ölüm/müş adeta
Kayıp mezarımda açsa da
yediveren gül.
Aşka ırmak her şiir
Ve şiire de baş şehir
hüzün:
Kopup gelen uzak
diyarlardan
Kâfir notalar
Bozguna uğrayan varlığın
tüm haşmeti ile
Terk edilmişliği.
Kâfir bezirgân başı
Yalancı sobe
Kim varsa yanımda elim
de hep sende.
Varlık ne kinayeli ne
de zanla muhatap
Aşkın hulasası duman
edilmiş bir kaygı
Kayıtsızlığın da harcı
Hep elem:
Zulümle eşleşen bir
ölüm bazen
Ne zamanki yaşarken
ruhu çıkmaza giren
Soytarı bir imgeden
alırken hıncını
Sezilerin sağanağında
Külfetle yüklenmiş
bunca zehri
Üstelik neden?
Kayıtsız kayıtlar
İbaresi kayıp aşk
meclisi
Yürüse de göremez ki
önünü
O sergüzeşt beyitler.
İki lafın belini
kırmaktansa
Sessizliğe bürünen bir
mama
Aşkın ve şiirin ihlali
elbette
Hakkın nezdinde sadece
bir virgül.
Sonlanmadan ömür ve
niyaz
İhya edilesi her özne
Katlanarak arşa çıkar
yığın yığın imge
Ve çetrefilli
yüreklerden sızan
Hazana mazhar bir şiir
olsa keşke baharın seyrinde.