Argo da çok kullanılır ''Terso yapma bana'' da denir. Yanlış yapılırsa o
yanlışın hesabı sorulur anlamında racon kesmektir bir nevi... Bakmayın ben de
ters adamım, benim de tersim kötüdür. Çatmam kimselere, niye çatayım ki? Hayat bana
çatmış zaten... Geçen gün sigarayı aldım ağzıma tam yakacağım, çaktım çakmağı,
gitti filtre, tersten yakmışım, al sigarayı çöpe at...
Arkadaşlarım hep takılır ''Kamil sen de dikkat et be her şeyi birbirine
karıştırıyorsun.'' derler. Ne yapayım kafa da bin türlü olay, tilkiler gezip
duruyor beynimin içinde de kuyrukları yine de birbirine değmiyor. Bazen yemeğe
tuz dökeyim derken, şeker boca ediyorum, sonra da şapa oturuyorum. Çorbama
karabiber dökeyim derken pul biber döküyorum...
Sabah sabah tutmuşum kazağı ters giymişim. İş yerine geldim farkında değilim.
Ancak dükkana gelen müşteriler uyarınca anladım ki kazağın önü arkasında,
arkası önünde. Hemen odaya gidip düzelttim tabi ki... Takıntı oldu artık ben
de... Kafam da bir türlü soru işaretleri. Fanila mı da ters mi giydim?
Çorapları da belki ters giymişimdir...
Banka da işim var iki üç gün önce. Kredi kartımın ödeme günü gelmiş, içeri
girmeden makineden yatırırım çoğu kere... Gittim bankamatiğe, soktum kartı,
kart gitti... Tüh ki tüh! Bu banka başka banka, benim kredi kartım öbür
bankanın... Hay Allah ki Allah! Hemen içeri girip tekrar kartımı almam lazım...
Kızıyorum kendime çoğu kere... Biraz dikkat oysa her şeyi yoluna sokacaktı...
Allah'dan banka elemanları tanıdık da hemen makineden çıkarttırdım kredi
kartını... Doğru öbür bankaya yönümü çeviririm...
Bir gün büyük bir cadde de arabamı park ettim. Banka da bir şeyler yatırıp
hemen döneceğim. Arabada hanım var, çocukları ev de bırakmışız. Hanım önde,
polis filan gelirse hemen arabayı çeker nasılsa, ehliyeti var. Gittim banka da
işlerim fazla sürmedi, on dakika ancak. Döndüm kapıyı açtım ki benim hanım
arkaya geçmiş, bir çocuk emziriyor hem de... Oy ki oy! Bizim küçük meme emen
çocuğumuz yok ki... E, o zaman? Kapıyı çarptım ön taraf bir baktım, benim araba
önde, bu da aynı renkte aynı marka da başka bir araba... Özür üstüne özür
hanımefendiden... Allah'dan o an da kocası filan gelmedi de ben de hemen
gazladım ...
Hanım kadar olmasa da ayakkabılarım benim de hayli fazladır. Fazla olunca insan
seçme yapmakta da zorlanabiliyor... Bazı ayakkabılarımın renkleri ve şekilleri
birbirine çok yakın. Bol ışıkta insan ayırır da karanlık bir ortamda birbirine
karışabiliyor... Ben de sabah erken çıktığım için evden bir ayağıma başka, öbür
ayağıma başka bir ayakkabı giymişim. Hiç farkında değilim... İş yerine bir
geldim ki ayakkabılarım farklı... Yavaş yavaş müşteriler de gelmeye başladı
haliyle... Her ne kadar ''Dost başa düşman ayağa bakar.'' derlerse de ne bizim
kimseye, ne de kimselerin bize düşmanlığı yoktur. ''Ağabey hayırdır,
ayakkabıları farklı giymişsin.'' Zınk diye kala kaldım... Hakikaten öyle...
Hava atsam biraz ''Oğlum bu yırtılmış kotlar gibi yeni bir trend, bir ayakkabın
farklı öbür ayakkabın farklı.'' desem bunu desem de, hadi bir iki kişiyi
inandırırsın da herkes de kül yutmaz yani... Nitekim çoğu da yutmadı
insanların, gülüp gülüp durduk iş yerinde akşama kadar. Yok, yok yanlış
söyledim onlar bana güldüler, ben somurttum...