Yarın akşam teravih namazıyla Ramazan başlıyor. Peki Ramazan geldi diye yaşamımızda, görüntülerde, haberlerde … Bir farklılık var mı? Siyasi çekişmeler, mal düşkünlüğü, enflasyon, sınır ötesinden gelen şehit haberleri… Hep aynı şeyler! Çocukluğumda, hatta yirmi sene öncesinde, görüntüler ve heyecan yok gibi… Birileri çıkıyor rahmet ayı diyor Ramazana… Rahmetin ne olduğunu ve bize ne kazandıracağını bilen var mı? Hatta İslami terimlerde bilgili, Allah’ın değer verdiği ilahi dua ve doğadan etkilenen var mı? Hani toprağın altında hazine var deseniz, herkes o hazinenin ne olduğunu bilir ve ona sahip olmak için savaşır, kavga eder, cinayet bile işler ama toprağın altında ki hazineyle kıyaslanmayacak kadar sonsuz kere değerli rahmet kavramına o kadar yabancıyız ki…  Veren, bağışlayan, huzur içinde yaşatan, kimseye muhtaç etmeyen rahmet…  Hani kazmanız-tefekkürünüz, küreğiniz-rızkınız, dedektörünüz-yol göstericiniz? Siz hazineyi çıkartırken yaptığınız her işte, malzemeyi ve beceriyi itina ile gösterirken, Rahmeti anlamak ve elde etmek için bir çabanız, gayretiniz var mı?


Namaz… Niçin kılınır ki diyor bazıları! Ne kadar saçma diyor, kılana acıyla bakıyor, balık tutarken oltayı atıpta sabırla bekleyeni anlamayan insanlara bakar gibi acıyarak! Namazı bilselerdi rahmet diye, toprağın altında hazine diye, belki de yirmi dört saat kılarlardı. Ama onlarda haklı, bakınca şekil gibi geliyor, spor gibi görünüyor… O cesedin içinde neler yaşanıyor görmüyor ki… Dünya dense, dünyalık akla geliyor. O namazda dünyalık yok ki! Oysa o ruhun içindeki heyecan ve kulun Rabbine teslimiyeti, sonucunda ki mutluluk olur göz yaşları… Herkesin aradığı hazine! Ağlamayan göz, yağmur yağmayan toprağa benzer… O toprak sert mi sert, dilim dilim çatlamış ve bakana korku verir. Kıyamet mi geldi ki der içten içe! İnsan da o ilahi heyecanla ağlamıyorsa, o kuruyan toprağa dönüşmüştür… Ne ruhu vardır, ne duygusu, ne de insanlığı! Savaşan, zalim olan, kavga eden, her şey benim olsun diyen, benim doğrum en doğrusudur diyen olmuştur. Rükuya varan kişi, yalnızca Rabbinin huzurunda eğilirken ve dilinde çıkan övgüsünü söylerken kendinden geçmiştir. Secdeye vardığında kalbi balçık haline gelmiş, ilk yaratıldığı kim tertemiz ve ona ruhunu verene teslim olmuştur. Ona en yakın yerinde, o secdeyle derdini anlatmıştır, özlemini paylaşmıştır, aczini ilan etmiştir… Huzuru en yükseğe - miracına varırken, mutluluktan göz yaşı dökmüştür. Benden çıkmış ve yok olmuştur manevi alemde. Rahmete kavuşmuştur.


Oruç… Afrika açları gibi görünmek değil, yediğimizi ve içtiğimizi disipline etmek, rahmeti anlamak ve şükür etmek. Bir gün terk edeceğimiz cesedimizi unutmak, ondan kısa süreliğine uzaklaşmak, dünya gözünde yok olmak… Bir nevi ölüm provası ve ilahi aşka kavuşma. Ölmeden ölmek, ölüm gelemeden dünyayı terk etmek neymişi yaşamak… Hani, acıktın mı, acıktım diye şikayet etmemek… Acıktın mı, acıktığını hissetmemek, o açlık duygusunu beynimizden silmek, acıkmamayı öğrenmek! İşte o zaman benden kurtulur ve Allah’ı anlamaya ve sevgisini ereğe çıkarmaya başlarız. Oruç, sanki Azrail a.s. canınızı almaya gelmiş gibi seyahat etmeye hazır olmak… Bu seyahat, kim bilir cennete olacak… Bu provada ne kadar başarılısınız bunu oruçla anlayacaksınız. Siz hazır mısınız bu dünyayı terk etmeye düşüneceksiniz. Yoksa bu seyahate hazır olmadan aniden, cebinizde para olmadan, bavul hazırlamadan, arabanız olmadan mı gideceksiniz, yani hayırlı amelsiz? O son ana hazır olabilmek… Ben hazırım diyebilmek… Buna alışabilmek! Orucu iyi anlayın kardeşim. Onu diyet yapmak için tutmayın, o terk edeceğiniz cesediniz iyi görünmesine sebep olan zayıflamak için aç kalmayın!


Bugün bir yüzbaşının şehit olduğu bir binbaşının yaralandığı acı haberi alırken, hala sınır ötesinde yolunda gitmeyen, sona erdilemeyen bir cinayet çetesinin ve onun cellatlarının boş durmadığını, durmayacağını gördüm.Allah ölen kardeşlerimize rahmet eylesin. İnşallah cennete gitmiştir diyorum şehidimizin. 


Cennet… Dünyada huzur ve mutluluk ahirette ise cennet! İkisi de insana büyük rahmet… Peki bu ikisini de kazanırken insan yalnız mıdır? Ona yardım eden, onu destekleyen, bu yaşadığın rahmete oksijen olan başkaları yok mu? İnsan cennette yalnız mı yaşayacak, yahut ölümden sonra dirilirken etrafında onun gibiler olmayacak mı? Elbette dünyada ve ahirette yalnız olmayacak… Eğer biz bu kardeşliği yayarsak, dostluğu Allah için ve aşk için yaşarsak … Zekat, sadaka ve fitre ile yaygınlaştırırsak etrafımızda güven duygusunun aranmadığı, huzur ve saadetin hakim olduğu dünya olduğu gibi ahirette böylesini yansıtacaktır. Kim dünyadayken birisini seviyorsa onunla tekrar diriltilecektir diyor İslam kaynakları, onun kaderine ortak olacaktır. Kardeşimiz ve dostumuz kim olacak bunu iyi seçmeliyiz…Köpek değil kedi gibi yaşamalıyız dünyayı. Bilmeliyiz ki, kedi gibi hissederek rızkımızı yalnızca Allah verir demeliyiz. Önünüze kemik atana Rabbim dememeliyiz, ona teslim olmamalıyız  Cennet ebedi yurt ve dünyada ki her seçim bizim hangisine gideceğimiz işareti oluyor. Yani insan odununu bu dünyadan götürmemeli, odun toplamak yerine yeşil ağaç dikmeli ve onu yaşatmalıdır. 


Bugün Müslümanın düşmanı çok… Her dönemde, üstelik ölümle ve rızıkla tehdit ederek bu korkuyla kendine kul yapamaya çalışıyor. Eğer insan oruç tutmayı öğrenmişse, ölümün Allah’a teslim olmak idrakini yaşamışsa, Nereye dönse Rabbinin cemalini göreceğini bilerek amel kazanmışsa, kim Allah’tan başkasına kul olabilir ki… Kim dünyayı ister ki… Kim Ramazan bayramının tatilini düşünür, kim bayram geldiğinde deniz kenarında gönül eğlendirir ki…  Allah düşmanları çalışıyor ve görevlerini yaparken, biz ne yapıyoruz diye düşünmeye fırsat ve tefekkür etmedir oruç. Avenjelist, Yahudi, misyonerler ve daha niceleri Müslüman dünyayı ve kardeşliğimizi bozmaya çalışırken, korkuturken, biz onlara karşı ne yapmalıyız diye düşünmeliyiz… Biz islamı yaymak ve Allah’ın rahmetini insanlığın yaşantısına kazandırmanın çilesine katlanacak çalışma içinde olmalıyız. Onlar İslamı yıkmak isterken, biz onların bu hamlesine karşı hamle yayıp, en doğrusunu onlara göstermeliyiz. 


Oruç rahmet ayıdır, ölüm anına prova… Gereği gibi yaşayanlardan Allah razı olsun. Bu vesile ile Ramazan ayınızı kutluyor, onun rahmet ve feyzinden yararlananlardan olmayı Mevlamdan diliyor ve dua ediyorum. Hayırla kalın … Allah’a emanet olunuz.


Saffet Kuramaz 

( Rahmet Ayıdır Ramazan başlıklı yazı safdeha tarafından 5.05.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.