Karneler alındı ve herkes sakinleştiğine göre bazı konularda kritik yapabiliriz. Tartışabiliriz de. Eğri otursak da doğruyu konuşalım sonuçta.

Evvela:
Karne çoklu bir durum tespitidir. Karne sahibinin gelecek hayatı hakkında kesin fikirler vermez. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversitede ders notları ile kişilerin öğrenim sonrası hayatı arasındaki ilişki istatiksel olarak iyi incelenmeli. Örneğin; öğrenim hayatı çok başarılı geçmiş biri öğrenim sonrası hayatında hayal ve tahmin edilenin aksine çok sefil olabilir. Ayrıca o karnenin sebebi ve sonucu sadece öğrenci değildir.

Saniyen:
İlköğretim seviyesinde öğrencisi olan velilere eğitim-öğretim sezonu başında mutlaka, velilerin öğrecinin başarısında/başarısızlığında ne kadar etkili olduğu anlatılmalı. Veliler eğitilmeli yani. Bu konuda bilimsel veriler paylaşılmalı ve istatikler sunulmalı. Hiç bir veli dersler, ödevler, sınavlar vb konularda kafasına göre öğrenciye müdahale etmemeli. Bu konuda eğitimden sorumlu kurumlar öğrenci-veli ilişkisinin takipçisi olmalı. Çoğu öğrencinin başarısızlığında, güya onun başarılı olması için "Sınavına çalıştın mı? Ödevini yaptın mı? Niye zayıf aldın?" diye mobbing uygulayan veliler olduğunu düşünüyorum. Ayrıca veli-öğretmen ilişkilerine dair standartlar belirlenmeli.

Salisen:
Öğreniciye ödev verilmeli mi verilmemeli tartışılabilir elbette. Sonuçta öğretmenin karar verebileceği bir durum biraz da. Ancak ödev esas itibariyle öğretmen ile öğrenci arasındaki bir meseledir. Eğer bir şekilde veli de "ödev" olayına dahil olunca işler karışıyor. Velilerin ödevlere müdahil olmasında en büyük etken de öğretmenler. Ödevlerini yapmayan öğrenciyi veliye şikayet etmek nedir yahu? Bu arada, ödev vermeyen okulların sayısını arttıralım lütfen. Ödev vermeyen okullar (ki bildiklerimin hepsi özel okul) başarısız mı oluyor? Hayır. Veli öğrenci açısından eğitim-öğretimin bir parçası olmalı elbette. Fakat konu sadece öğretmenlerin insiyatifine bırakılmayacak kadar ehemmiyetli. Profesyonel anlamda velinin pozisyonu belirlenmeli. Bu pozisyon ise öğretim alanında değil eğitim alanında konumlanmalı. İngilizce, matematik gibi ödevleri veliye kontrol ettiren öğretmenler var. Doğru değil.

Rabian:
Ders kitaplarını ücretsiz vermekteki amacın velilere ekonomik kolaylık sağlamak olduğunu hatırlıyorum. Mevcut uygulamada kitapların ücretsiz verilmesi ne kadar doğru, iyice şüphe etmeye başladım. Niyet güzel olabilir ancak uygulamada durum çok farklı. Ücretsiz verilen kitaplardan başka istenilen araç-gereçler, yardımcı kitaplar, okul aile birliklerinin aidat talepleri vb giderler çok maliyetli. Ayrıca okula yeni kayıtlarda ve her eğitim-öğretim sezonu başında velilerden istenilen temizlik ve kırtasiye listesi var ki akıllara zarar. Bütün bu masraflar her bir öğrenci için en az bir asgari ücret demek. Bir örnek: Açılan müzik kursu için öğretmen öğrencilerden bir müzik aleti istiyor. Maliyeti yaklaşık 100 lira. Alınıyor. Ama öğretmen o müzik aletiyle eğitim verilemeyeceğine kanaat getiriyor. Başka bir müzik aleti istiyor.

Netice-i Kelam:
- Eğitim camiasının "şu öğrenciler olmasaydı eğitim ne güzel olurdu" diye haykırdığını duyar gibiyim. Haklı olup-olmadıklarını tartışacak pozisyonda değilim. Lakin gelecek nesiller adına hiç de umut vadetmeyen bir eğitim sistemi ve neticesi var.
- "Eğitim sadece eğitimcilere bırakılamayacak kadar ehemmiyetli" sözünü kim söylemiştir bilmiyorum fakat hak veriyorum. Asıl problem eğiticilerin eğitilmesi sanırım. Üniversiteler kifayetsiz mi kalıyor? Yoksa kendilerine gelen malzeminin kalitesi mi yeterli değil? Eğitimde yaşanılan problemlerin sorumlusu kim? Mesuliyet duygusu iyice yitirilmiş sanırım.
- Bazı teklifler: Milli Eğitim Bakanı eğitim camiası içinden seçimle belirlensin. Dört yıl görev süresi olsun. Öğrenciler esastan söz hakkına sahip olsun. Ödev, sınav sistemi, eğitim süresi vb konular referandumla belirlensin.
( Eğitim Sistemi Ve Bazı Teklifler başlıklı yazı Recep K. tarafından 21.06.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.