Bakir sarnıcında kuytusunda uyutuldu
mehtap
Lanetin de dibine vurdu şafak.
Aşkı azmettiren bir hasretle
Gün kılıcını kuşandı
Uzayan hasretin tok sesinde
Göğün istimlâk edilen her
parantezinde
Kuşlar yumurtladı aşkı ve hasreti
Kemendin kopuk vaveylasında sür git
hezeyan
Yakıcı bakışlarında azabın
Edilen her feverandı yüzü suyu
hürmetine
Rahmetin,
Bir kinayeyi bir gıybeti hatta kini
yok sayan.
Menevişlendi ne çok söylem
Sanrıların tuzağında
Aşka leke çaldı şeytan
Sömürdüğü mazlumu
Ölü bir kuş gibi savurdu boşluğa
Azameti ile yükseklerin
Hurafeler kundaklandı anbean.
Her yüzün ayrı idi maskesi
Ve her maskenin de yüzü…
Yüzdüğü kadar hezeyanlar nehrinde
Kabrine özlem duydu mazlum ve hazan
Sancılı beyitler tefekkürde
Aşk hepten yüklü hezimetle
İsyanın her türü haramdı madem Allah
katında
Tövbeler sıralandı biteviye.
Kaybolan rengin büyüsüne bandı kimi
zaman
Bazen tutuklu kanatlarında
Tutulduğu aşkın da asasını kırdı
isyan ve insan
Her ruhun külüstür vücudunda
Rahmeti ıskaladı kuşlar
Kuşları ıslıkladı matem
Mahremin kırılan bentlerinde
Ölüm ve hezeyan döndü dolaştı ve
uğradı
Her yetim düş’e düşe kalka.
Yaşamayı şerh düşen yine müsebbibi
idi
Yorgun kelamın da en yakın tanığı
kalem
Aşkla hürriyetini yazdı
Hürriyeti ile aşkın tuzağına düştü
bilumum fırsatta
Bir ardıç kuşu bir de saman rengi
yüreğin
Beti benzi atan onca mazlum düşün
En aykırısından saklı gülücüklerin de
tozunu dumana kattı
İsyan ve yalan.
Arpacı kumrularına özenen bir talan
Düşe kalka sevmeyi öğrenmişti artık
insan
Ta ki gonk vurana değin bekledi
Rölantiye aldığı mevsimi dişledi
yüreğinden
Kanayan hem de kanatan
Kanadığı kadar düşkündü aşka
Canı yansa da mevsimin
Canını yakmadı hiçbir bedelin.
Bir imge kadar dağınık
Bir şiir kadar soyut
Meskeni heceler ihbar etti bin bir
yeisle
En yakındaki gölgeye uzandı kalem ve
hüsran
Ta ki gün yüzü görene kadar
Şair ve kalem kanadı birlikte.