Türkiye bütün politikalarını tüm emperyalist güçlere karşı eşit mesafede durmak ve bu aziz vatanı yabancı kontrolünden uzak tutmak üzere kurguladı. Küresel güçler arasında denge politikası, aslında bir soğuk savaş hastalığıydı. ABD ile mücadele derken Rusya’ya, Rusya ile çelişkide ABD’ye yaklaşmak bir strateji değil ancak zavallılıktı.


ABD, Türkiye’nin bölge ülkeleri ile ve halklarının çıkarlarını kendi kendine tahkim etmeye çalışmasını, bölgede orta ve uzun vadeli özerk politikalar üretmesinden rahatsızlık duyuyordu.


Ergün “Türkiye, geçmiş yıllarda olduğu gibi Akdeniz’i sadece turistik bir seyahat alanı olarak görseydi, bu gün 40 ülkenin savaş gemileri ve enerji şirketleri Akdeniz’de olmayacaktı. 20 trilyon dolarlık bir rezervden bahsedenlerin olduğu Akdeniz’de risk alıyordu. Türkiye 3 trilyon dolarlık rezervle güçlü olabilecek bir potansiyele ulaşacaktı. 3 Trilyon doları bulduğu zaman Türkiye’nin nereye geleceğini en iyi rakipleri bilmekteydi.”


Kutay; “ABD ile Türkiye’yi karşı karşıya getiren de Akdeniz. Türkiye 2015’den beri Akdeniz’de etkin olmaya başlamış. Ve bu yüzden de Türkiye 15 Temmuz gibi bir darbe girişimi yaşamıştı. ABD, Türkiye’yi kölesi olarak görüyor, hep örseliyor ve tepeden bakıyor, asla da Türkiye ile anlaşmak istemiyordu. Türkiye’de kendini süper güç yapacak olan Akdeniz’den çıkmak istemiyor, ABD ise Akdeniz’deki doğal gazla Avrupa’yı kendi kontrolünde tutmaya devam etmek istiyor.”


Ergün; “Türkiye’de başbakanın ailesi, yakınları, bakanları, çalışma arkadaşları ve korumaları hedef haline geliyordu. Dinlemeler, tapeler, takipler, fişlemeler, kumpaslar ve tezgâhlar ise bir türlü bitmiyordu. Yüzlerce saldırı ile savaşmış ve tüm saldırıları bertaraf etmiş bir başkanı para ile kenara almanın hesapları da tutmuyordu.”


Yavuz “Zalimler bizlere çok çektirdiler. Evvelki sen de neydi? Dolar fırladı başını alp gitti. İçerideki zalimlerde onlardan geri kalır ya yoktu. Zam üstüne zam yaptılar. Olan yine garibim memura, işçiye ve gariban halka oldu. Geriye ne fiyatlar indi, ne de dolar…”


Türkiye susup başına gelenlere razı olmayı değil de Avrasya ile yeni bir ufukta yer almayı tercih etmişti. Elbette bu tercihi isteyenler olduğu gibi istemeyenler de mevcuttu. İngiltere, Rusya ve Çin Türkiye ile birlikte olmak isterken, ABD ise Türkiye’nin kendi kontrolünden çıkmasının şaşkınlığını yaşıyordu.


Çok iyi Türkçe bilen emekli bir asker ve CIA mensubu olan Albay Michael Hickok aynı zamanda Pentagon’unun önde gelen Türkiye uzmanlarındandı.


‘Yükselen Hegemon: Türk Stratejisi ile Askeri Modernizasyonu Arasındaki Uçurum’ makalesinde ‘Ankara’da karar vericiler, günümüzde yeni fırsatlardan yararlanmak ve belirsiz gelecek karşısında Türk çıkarlarını korumak için daha aktif güvenlik politikalarıyla ilgilenmektedir. Türkiye’nin bölgede bağımsız bir güvenlik aktörü olarak yükselmesi, komşularının dikkatinden kaçmış değildir,” diye yazıyordu.


“Ankara’nın Türk Silahlı Kuvvetlerini modernize ederek, tüm komşularından fazla kabiliyet kazandırmıştır. NATO ülkeleri askeri harcamaları azaltırken, Türkiye artırmıştır. Bu politikanın Washington’da ya da Brüksel’de değil, Ankara’da belirleniyor olması ABD’yi rahatsız etmektedir.”


“Türkiye’nin ihtiraslı ulusal güvenlik stratejisi ve kanıtlanmış askeri yetenekleri, tüm bölgede yeniden bir jeopolitik yapılanmayı gerektiriyor. Amerikalı karar alıcılar, Türkiye’nin dış politikada ve güvenlik konularında giderek daha aktif olmasına hazırlıksızdır. Türkiye’nin müttefik olarak gerçek değeri artarken, Ankara daha az güvenilir bir güvenlik ortağı olmuştur.”


“Amerika kontrolü dışında gelişen bir Türkiye, doğal olarak ABD karşıtı bir tehlike unsurudur,” diyordu.


Türk askerinin başına çuval geçirilmesi ABD ile ilişkilerindeki kopmanın başlangıcı olmuştu.  İlerleyen yıllarda Türkiye kendi içindeki tahkimatları artırmıştı. Her darbenin ve her cuntanın arkasında yer alan NATO bile darbe yapamaz olmuştu. 15 Temmuz darbe kalkışması ile de, ABD elli yıllık planları boşa çıkıyordu.


Gelen bir talimatla her şey bitmiş, herkes dağılmıştı.

 

devamı var

...


Ant.110220

( Akdenizdeki Kavga - 35 başlıklı yazı Kocamanoğlu tarafından 13.02.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.