Kış güneşinde paspas bir imgeyim ben:
Sözcüklerim tamtakır aşklarım sefil:
Gönülden yana derdim benim
Gönül veren gönül koyan
Gönülsüz de bir mıntıka
Aşka rest çeken kış nöbeti.
Zaaflarım var pekmez kıvamında
Ahtım var yas dolaylarında
Kamburum var zaten her yerim eğri
Müşkülüm var ve de
Düş çıkmazında.
Hoyrat neferiyim sadık gölgemin
Uzamayan kısalmayan bir heceyim
Şapkası olmayan bir harf
Aşka ırak mutluluğa set çeken
Naylondan bir zaferim
Tomurcuklarım patlar yerin dibinde.
Uzamında hasretin bol keseden hüznüm
ben
Sefil yüreğim beynamaz durakları
İnip bindiğim hayaller çıkmazı
Mağdur bir sepetim
İçi dışı yaş yüklü.
Yedieminde unutulan kalemim:
Kalemim doğurgan
Sırtlandığım mezhebim.
Kör noktasıyım madem ömrün
Örtün beni saklı günahlarla
Boğun da dolunayı
Dolup taşmayı m/eziyet bildiğim.
Kanaviçe desenler sokağındayım
Yer gök şemsiye
Oysaki tutuldu bulutun nutku
Yağsa yağsa hazan mahsulü yeminlerim
Azıkta bekler na’şım
Azınlıktır seven neslim.
Bir kareyim aşkı üçgene benzeyen;
Çemberim kendi içinde dönen
Aşkım bir de rugan pabuçlarım
Unutulduğuma kani nefsime set
çektiğim
Aşkın yoldaşı bir iklimin de ta
kendisi
Metruk yürekler sokağında
Dolandıkça içine yüreği içre kapanan.
İskelesi yoksa günün
Iskartaya çıkan müzmin yalnızlığım
Bir körebe bir de sobe, demeyi şiar
edindiğim
Korunaklı dünyamda tapındığım ömrün
tek hücresi:
Hani hasretim hani yoldaşım
Varsa yoksa Rabbine yakın ahvaline
uzak bir kerametim
B/ölün beni hadi bölün:
Övündüğüm şu soluk tenim
Alın teridir hani sevdiğim kim varsa
yüreği ikram ettiğim.