Birden irkildi adam. Dalıp gitmişti önündeki kalınca kitabın satırlarına. Kaldırdı başını , sesin geldiği yöne baktı biran.
                           " - Merhaba efendim. İyi akşamlar ! Geciktim , çok özür diler, sabrınıza teşekkür ederim. Ben Gülenay ! "
                           Adam; randevu saatlerine titiz davranırdı hep. Saatine baktı . Çok geçmişti belirlenen saatin üzerinden. Kitaba dalmasaydı, çoktan gitmiş olurdu bile. Bunda da bir sebep olabileceğini düşündü nedense. Prensiplerinin dışına çıktiğının hiç farkinda olmadığını düşünerek ; ayağa kalktı yavaş hareketlerle. Bitkindi, yaşlılık ve yorgunluktan. Her şekil ve şartta beyefendiliği ve nezaketinden vazgeçmeyen biriydi daima.
                       " - Estağfurullah ! Hoş geldiniz !" diye hitap ederek uzattı elini. Harika çiçeklerle bezeli buketi bir eliyle kibarca alırken , uzattığı diğer elini genç kızın eğilerek öpmesine ani bir refleksle izin vermedi ve tokalaştı sadece. Ve sarılıp öptü yanaklarından. Kız yanındaki delikanlıyı gayet munis bir ses tonu ile edeplice takdim ederken "- efendim ! Sınıf arkadaşım Zafer !.. " dedi telaş içinde. Delikanlinin da elini opmesine izin vermeden tokalasti ve onu da kucaklayarak öptü yanaklarından sevgiyle. Masadaki sandalyeleri işaret ederek; "- Hoş geldiniz. Buyurun oturun bakalım şöyle karşıma ! " diyerek yer gösterdi onlara.                 

                         Her hallerinden belliydi oldukça çekingen, saygılı, telaşlı ,urkek oldukları. Durumu hemen kavrayan adam ,sevecen tavırları ile onları rahatlatmaya çalışarak "- Lütfen sakin olun. Benim bir baba olduğumu unutmayin sakın. Rahatlayin ki sohbetimiz verimli geçsin."
                         Bu sözler üzerine gençler oturdular karsisina. Gelen garsona üç çay ismarladi adam.


                        Bir türban bu kadar cok mu yakisirdi bir kiza. Beyaz türbaniyla bir melek gibiydi adeta, takıldı kaldı gözleri uzun süre suratina.Burun delikleri benzerlerinden daha geniş, bir kısrak soluyusunda açılışı gibiydi. Bir simetri eseri siyah aşağıya doğru incelen kalın kasları, upuzun kirpiklerini ve oldukça iri kara gözlerini daha da belirgin hale getirmişti. Oldukça al al dolgun yanaklarında gülücükler yerleşmişti. Canlı, capcanlı , pürüzsüz bir cilt ne de güzel maskelemisti genç hanefendiyi. Takriben 180 e yakın boyu, tesettüre uygun giysileri içinde narin vücudu gözden kacmiyordu. Harikulade , genç, güzel , alımlı, oldukça naif biriydi işte ve bir o kadar doğal.
                      Yanındaki delikanlı ondan biraz daha kısa boylu, yağız ve sıradan biriydi. Aşağıya doğru bıraktığı bıyıkları bir ideolojinin sembolüydü besbelli. Sakin, sessiz belki de sinsiceydi biraz.

                      Ve bir daha onları hiç görmedi. Armağan ettiği imzalı kitap kitaplığında yer almıştı. O yeter de artardı bir yazara.

( Bir Okur başlıklı yazı KENAN KOÇ tarafından 14.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.