“Yeşilbibere
dönmüşsün bee!”
Yarı final karşılaşmaları!
Eşlemeler şöyleydi:
Mühendislik-Tıp, Mimarlık-Kütüphaneci
Recep!
İlk
müsabaka Ömer ve Röntgenci Hicran arasındaydı.
Ömer:
"Hanımlar
önden!"
Mühendislik taraftarı:
"Kız
mıymış ulan o? Kız varr..."
Hicran
halâ uyukluyordu.
Sunucu:
"Hicran!
Hicran uyan!"
Hicran:
"Haa,
geldik mi?”
"He,
geldik! Üniversite içi son durak!"
"Ben
burada ineyim!"
"Hadi,
öncelik sana verildi!"
Hicran,
böyle bir inceliği daha önce görmemişti. Arkadaşlarının gözünde o; ya masaya
dördüncü ya da kaleciydi! Ömer'e, alıcı gözüyle baktı. İlk dörtlüğünü düzdü:
Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Kısır yapmak istesem de,
Damar açan bir kulum.
İlkokulda daha kolaydı,
Endoplazmik retikulum!
Haydee...Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Tıp taraftarı:
"..."
Ömer, tezenesini vurdu:
Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Efkârlanma güzelim,
Bugünlerde geçecek.
Başlık parası yerine,
Kocan, KYK'nı ödeyecek!”
Haydee... Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Mühendislik taraftarı:
"Kocaa...
Kayekaa... Bursss..."
Hicran,
gönlüne göre birini bulmuştu. İkinci dörtlüğüne geçti:
Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Ayran
çalkala Ömer' im,
Tansiyonun
oynayınca.
Bugün, yarın bilinmez;
Kimin takla atcaa!
Haydee... Tıngır, mıngır, tıngır, mıngır!
Tıngır, mıngır, tıngır, mıngır!
Tıp taraftarı:
"..."
Ömer,
bunu beklemiyordu. 'Rakibe' dişli çıkmıştı!
Mühendislik taraftarı:
"Gözlerine
bakma Ömer abii... Dişiliğine kanma... Ye onu Ömer abii..." Ömer, kafasını
toplayıp mâniye geçti:
Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Çektiğin 'film' tutarsa,
İkincisini çekelim.
Okumak derttir Hicran,
He
de evlenelim!
Haydee... Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Hicran:
"Ayy,
gerçekten mi?"
Ömer:
"Aha,
konuştu!"
Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Tıngır, mıngır! Tıngır, mıngır!
Sunucu:
"Rakibinin
konuşması nedeniyle kazanan... Mühendislik oluyorr!" Mühendislik
taraftarı:
"Ya,
ya, ya... Şa, şa, şa... Ömer abi çok yaşa!"
Hicran:
"Adam
sandım ulan seni! Duygularımla oynadın!"
Ömer:
"Hadi
anam, hadi! Sahilden, sahilden!"
"Allah
belânı versin!"
"Senin
ettiğin beddua tutar mı be?"
"Ne
varmış hâlimde?"
"Her
yerin radyasyon olmuş. Yeşilbibere dönmüşsün be!"
"Tutmayın...
Bırakın beni. Parçalayacağım bu çocuğu!"
"Tutun
şunu, ısırmasın! Fasulyeye dönüştürecek beni!" Güvenliğin müdahalesiyle
Hicran sahneden indirildi.
Diğer
karşılaşma, Mimarlık ve Kütüphaneci Recep arasındaydı!
Dübel
Mecit, rakibini iyi sıkıştırdı! İlk mânide öne geçti.
Ama
yılların Recep'i, ikinci mânilerde durumu beraberliğe taşıdı. Maçın galibini,
üçüncü mâniler belirleyecekti.
Recep;
'TE' kodlu 'Türk Edebiyatı' raflarında geçen günlerini hatırladı. İade edilen
kitapları yerleştirirken; birini alıyor, birini bırakı-yordu. Orhan Veli'nin,
Necip Fazıl'ın hatrına; Ahmet Hamdi'nin, Yahya Kemal'in hatrına değecek
dörtlüğü dudaklarından savurdu.
Sahneye
ulaşan zarf, sonucu belirledi.
Sunucu:
"Kazanan...
Kütüphaneci Recep!"
İşte
bu!
Bağlamasını
kaldırdı. Karacaoğlan'a, Âşık Veysel'e... Ve bu 'yedi tel'de gönül titretenlere
selam durdu.
Heyyt
be!
Baban
da mı tıngırdatırdı?