Önce tüm arkadaşlarımın sevineceğini düşündüğüm bir haberle başlayayım: Yunus yarın hastaneden çıkıyor. Doktor yarın saat 10.00 da son bir kontrol daha yaptıktan sonra taburcu edeceğini söylemiş.
Evet, çıkmasına çıkıyor ama eski Yunus olarak mı çıkıyor, daha iyi bir Yunus olarak mı çıkıyor yoksa daha kötü bir Yunus olarak mı çıkıyor şimdilik bilmiyoruz. Yunus gibi birinin tamamen iyi olması mucize olur elbette ama en azından eski Yunus olarak aramıza dönmesidir temennimiz.
Her neyse gelişmeleri sizlerle paylaşacağım yine.
******************
Şiire gelince:
Aslında Mehmet Fikret kardeşimin yazdığı şiire yaptığım yorumda Dadaş tokadından bahsetmiştim ve niyetim Erzurum şivesiyle yazmaktı ancak o şiveyle yazmıştım daha önce. Eh madem ki kendime padişah dedim o halde en güzeli Osmanlı şivesi olacaktı. Hele hele de Şiir Yürekli meslektaşım '' Bakalım Sami Hoca hangi şiveyle yazacak?'' Diye sorunca aklıma Osmanlı şivesi geldi. Arapça- Farsça kelime ve tamlamaları mümkün olduğu kadar az kullanarak bir şeyler yazmaya çalıştım. Her ne kadar sürç-ü lisan eylemişsem affola.
*******************
SEFER-İ HÜMÂYÛN
Bize kıyam eylemiş Mehmet Fikret
Oysa bunun olamaz latifesi
Hele bir de eğer çıkmazsa şükret
Şeyhülislam fetva-yı şerifesi
Sana derim vallah bed-nâm olursun
Emin ol ki lebaleb gam olursun
Tabl iderüm seni taam olursun
Elimdedür pişirme tarifesi
Sen bir illet-i habise duçarsun
Hayal ider arş-ü ferşte uçarsun
Sultanına nice bayrak açarsun
İtaattir teb'anın vazifesi
Neden âteş-i sûzana koşarsun
Gelip cami dıvarına işersün
Mizan-ı hakdan ne diye şaşarsun
Hani senün terazinin kefesi
Sille-i şeditle ezerüm senü
İnce eleklerden süzerüm senü
Yalnuz karizmamla çizerüm senü
Olsan dahi efelerün efesü
Rahat dur ki hak-ı yeksan etmeyem
Zaferimi seksen-doksan etmeyem
Zî hayat vücudun noksan etmeyem
Olmasun mekanun bir kuş kafesi
Efeyüm deyü idersün laklaka
Durduk yire bu kıyam ne alaka
Maksudun eğer değülse falaka
Padişaha sakın eğdürme fesi
Seni daim kendümüze dost bildük
Hak-i payemize samur post bildük
Mide-i şerifim için tost bildük
Zakkum oldı gönlümün şükufesi
Kim ki kaldırmışsa sultana kazan
Pençe-i kahrımla olmuştur lerzan
Bundan gerü dinlemem efe, kızan
Adüvvün gelse üstüme kaffesi
Sami-i Evvel eydür hele bakın
Fikret-i meftaya meyletmen sakın
Onun kelle kesilecek bihakkın
Açulacak bir tarih sahifesi
*******************
BİLİNMEYEN YA DA AZ BİLİNEN KELİMELER:
Sefer-i Hümayun: Padişahın, ordusunun başında olduğu sefer.
Fetva-i şerife: Kutsal fetva
Bed nâm: Kötü şöhret
Labaleb: Ağzına kadar dolu
Tabl ermek: Pişirmek
Taam: Yemek
İllet-i habise duçar olmak: Kötü bir hastalığın pençesine düşmek
Arş-ü ferş: Gökyüzü ve yer yüzü
Teb'a: Bir devletin halkı
Ateş-i suzan: Yakıcı ateş
Mizan-ı Hak: Hakkın terazisi veya doğru yol.
Sille-i şedit: Şiddetli tokat
Hak-ı yeksan : Toprağa karıştırmak
Zi hayat: Canlı, hayat sahibi
Kıyam: Baş kaldırı, isyan
Hak-i paye: Ayak altı veya ayağın tozu
Mide-i şerif: Kutsal mide
Şükufe: Açmamış çiçek, tomurcuk. Veya çiçek peysajı
Pençe-i kahr: Kahredici pençe
Lerzan: Ağlamaklı, ağlayan.
Adüvv: Düşman
Kaffesi: Hepsi
Sami-i Evvel: Padişah I. Sami Han Hazretleri )))
Fikret-i Mevta: Ölmüş Fikret
Bihakkın: Hakkını vererek, usulünce.
**********************
NOT: Atışmalarda gelenek son söz hakkının kendisine sataşılanda olmasıdır. Bu bakımdan son söz hakkını Fikret kardeşime bırakarak bir dahaki atışmaya kadar çekiliyorum.