Mutluluk öyle bir nesnedir ki hiç kimsenin aklına hayaline gelmeyen çok basit şeyler sizi mutluluğa boğabilir. 

Evet şaşıracaksınız belki ama evladınızın kakasını yapması ya da bir iki kaşık yoğurt yemesi bile...

Yunus'u hepiniz tanıyorsunuz artık. 

Tanımasına tanıyorsunuz ama onun daha önce de bir başka sebepten yine yoğun bakıma yattığını bilmiyorsunuz. Şimdi o olayı akabinde bugün yaşananları anlatacağım sizlere.

*************



Hikaye 14.01.2012 Cuma günü saat 16.00 Da başladı benim için. Özel okuldaki görevime gitmeden önce ocağa koyduğum yemeğin pişmesini beklerken telefonum acı acı çaldı. Arayan Fethiye’de yaşayan kızım Tuba’ydı.

-Baba sakın panik yapma sana bir haberim var.
-Sen hele anlat. Panik yapmam gerekirse yaparım. Yapmamam gerekirse yapmam. Ne oldu?
-Yunus…
-Ne oldu Yunus’a çabuk söyle. Bir şey mi oldu oğluma?
-İki tane kalem pil yuttu.
-Eşşeoğlu eşek daha önce de tırnak makası yutmuştu. Yutacak başka şey bulamamış mı?
-Baba durum ciddi. Hastaneye götürdük burada. Bize ‘’ Bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Çocuğu alın ya İzmir, ya da Antalya Tıp Fakültesi Hastanesine götürün.’’ Dediler.

İki tane minicik kalem pilin bu derece sorun olabileceğini ilk etapta hiç düşünemiştim. Tuba devam etti:

-Piller içeride zehirleme yapabilir, hatta patlayabilirmiş. Hayati tehlike varmış yani. Annem bir taksi ayarlamaya çalışıyor.
-Ambulans vermiyorlar mı kızım?
-Yok baba ambulanslık değilmiş. ‘’ Siz bir arabayla götürürsünüz’’ Dediler.
-Ulan bu nasıl bir iş? Hem hayati tehlike var hem de ambulans vermiyorlar.
-Baba..Annemde hiç para yok. Sen bize biraz para gönderebilir misin?
-Merak etme kızım hem para hem de Cihangir ağabeyini gönderiyorum hemen.

Derhal Cihangir’e haber verdim. O da zaten ev yakınlarındaki marketteymiş hemen eve geldi. Durumu anlattım ve

-Oğlum, derhal Antalya’ya gidiyorsun. Annene hem para olarak hem de Yunus’un başında refakatçı olma konusunda yardım ediyorsun. 
-Tamam baba merak etme.

Tüm kredi kartlarımı, bankamatiğimi Cihangir’e verdim. Bir miktar borç para da okuldan aldım ve Cihangir’i gönderdim. Annesine de telefon ederek Cihangir’i gönderdiğimi, para konusunda sıkıntı yapmamalarını, o geldiği zaman taksi parasının ve diğer giderlerin karşılanacağını belirttim.

Saat 17.00 gibi de okuldaydım. Görevimin başında ( Okul akşam lisesiydi.)

Saat 19.00 da telefonum bir daha çaldı. Arayan, evlatlarımın annesiydi.

-Yardım ediiiiin…Yardım ediiiinnn. Çok kötüüüüü. Çok kötüüüüüü.
-Ne oluyor yahu ne oldu?
-Yardım ediiiin….Yardım ediiiiinnn. Allah rızası için yardım ediiiinnn.
-Yahu kadın ne oldu anlatsana.
-Kaza yaptık. Çok kötüüüü. Çok kötüüüü. Yardım ediiiiin.
-Yahu sakin ol. Yunus nasıl?
-Çok kötüüüü…Çok kötüüüüü…Allah rızası için yardım ediiiinnn.
-Ne oldu? Öldü mü yoksa?

Telefon pat diye kesildi.

Ben aradım bu sefer. O illet ses cevap verdi ‘’Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor’’ 

‘’ Senin de numaranın da anasını avradını ‘’ Deyip Tuba’yı aradım. Aynı ses yine ‘’ Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor’’

Cihangir’i arayacağım lakin haberi yoksa onu da telaşlandıracağım. Aramadım. Çaresiz beklemeye başladım. Bu arada bir kaç kez bağlantı kurmayı denedim ama olmadı.

Yarım saat sonra Tuba aradı beni ağlayarak.

-Baba annemler kaza yapmışlar. Ben hemen Antalya’ya gidiyorum.
-Kızım ben de duydum yarım saat evvel. Annen seni ne zaman aradı?
-Hemen şimdi aradı.
-Telefonu kapalıydı? Bana cevap vermedi. Neyse ben arayayım bakayım.

Tekrar aradım. Bu sefer telefon çaldı ama hemen kapandı cevap vermeden. Kendi kendime ‘’ Yunus’a bir şey oldu mutlaka ki bana söylemekten çekindiği için telefonu açmıyor. ‘’ Diye düşündüm. Artık okulda duramazdım. İzin alıp o şaşkınlıkla kardeşimin evine gittim. Olanları ona anlattım. Kardeşim kendi telefonunu uzattı bana.

-Bir de buradan ara. Bu numarayı bilmediği için cevap verir. O zaman öğrenirsin ne olduğunu.
-Haklısın. Bir de öyle deneyelim.

Kardeşimin cep telefonundan aradım. Bu sefer cevap verdi.?

-Ne oluyor? Durum nedir? Yunus nasıl?
-Merak etme Yunus çok iyi. Su anda biz Ambulanstayız. Korkuteli’nden Antalya’ya doğru gidiyoruz. Yunus sedyede yatıyor ve etrafa gülücükler dağıtıyor.
-Sen nasılsın peki? Yara bere var mı?
-Ben de iyiyim. Boynumda bir ağrı var ama önemli değil.
-Şoförün durumu nasıl?
-Onun durumu kötü. Korkuteli Devlet Hastanesinde yoğun bakıma alındı. ( Kazayı Korkuteli civarında yapmışlar.) Şu anda en iyi durumda olanımız Yunus. Ben seni yine ararım. Şu anda şarjım bitmek üzere.
-Tamam merak etme. Cihangir geliyor. İlk fırsatta telefonunu şarj et. Bağlantıyı koparma. Büyük geçmiş olsun. Allah şifalar versin.

O gece bir kez de saat 23.00 gibi konuştuk. Antalya Tıp Fakültesi Hastanesine gelmişler. Hem o’nun hem de Yunus’un filmleri çekilmiş. Her ikisinde de ciddi bir rahatsızlık yokmuş. Yunus yuttuğu pilleri Pazartesi gününe kadar çıkaramazsa ameliyatla alacaklarmış.

15.01.2012 Cumartesi günü sabah 9.30 da Cihangir aradı beni. Hastaneye vardığını, Yunus’a serum ve ilaç verilerek kakasını yapması için beklediklerini, pillerin bu yolla çıkarılmasına öncelik verildiğini söyledi.

O andan itibaren artık hepimiz Yunus’un poposuna endekslendik. Bu arada Annesinde hiç bir rahatsızlığın olmadığı, Korkuteli’ndeki yaralılardan şoförün bir iki kesikle olayı atlattığını öğrendim. Çok şükür endişe edecek bir şey kalmamıştı. Yunusun midesindeki piller hariç tabii ki. Dolayısıyla da Yunus’un poposundan gelecek mutlu haberi bekliyorduk artık.

16.01.2012 Pazar günü Yunus hâla kakasını yapmamıştı. Onca serum, onca lavman, onca krem, o popodan çıkacak kaka için harcanmış ama Yunus ısrarla inatla ‘’ Sı.mam da sı.mam’’ Diyordu adeta.
Aynı günün akşamı Cihangir aradı yine

-Alo babaaa
-Sı.tı mı sı.tı mı?
Artık Cihangir ne zaman telefon açsa daha selam sabah demeden ilk kelam bu oluyordu.

-Evet baba ama hiç bir şey çıkmadı. Sadece su boşaldı içinden.
-Hımmmm. Lavmanla içine salınan suyu boşalttı demek ki. Eeee ne olacak şimdi?
-Yarın da çıkmazsa ameliyat edeceklermiş ama çıkmasını umuyorlar. Son çekilen filmde piller oldukça aşağı inmiş görünüyor.

Eşşek sıpası inatçıdır da biraz. ‘’Yapma’’ desen günde en az beş kere yapar da. Şimdi lazımken bir kere bile yapmıyor.

17.01.2012 Pazartesi sabahı Cihangir yine aradı.

-Baba. Yunus pillerden birini çıkardı. Bu sabah değişik bir ilaç verdiler. Onu alınca yaptı kakasını ve pilin biri çıktı.
-Çok şükür de oğlum öteki niçin çıkmadı?
-Öteki pil yatay vaziyetteymiş. Ama yine de çıkar diye umut ediyorlar.
-İnşallah oğlum inşallah. Haydi öp benim yerime Yunus’u.

Annesini aradım.

-Gözümüz aydın. Çıkarmış pillerin birisini. Şimdi nasıl? Bir sıkıntısı var mı?
-Çok şükür. Ama büyük bir sıkıntısı var Yunus’un.
-Hayırdır. Nedir?
-Yemek vermiyorlar ona. Hep serum veriyorlar. Onun da canı gidiyor yemek saatlerinde yemek yiyenleri görünce.
-Hımmm…Tuba da söyledi aynı şeyi. ‘’ Ona bir tencere makarna, bir tencere de kısır yapacağım bol bol yesin. ‘’ Dedi. ( En sevdiği yemekler )

Beş yıl aradan sonra ilk kez karşılıklı gülüşüyorduk.

Gece yarısına doğru oğlum Cihangir aradı

-Müjde baba öteki pili de çıkardı.
-Oh … Ya Rabbi çok şükür.

Evet, çocuğunuzun her zaman, bazen günde üç-dört kez yaptığı bir şeyi  yapması bile sizi mutlu edebiliyordu ve daha da önemlisi ne kadar çok şükretmemiz gereken şey olduğunu hatırlatıyordu.

Behlül Dânâ ne güzel demiş: ‘’ Dünya hayatında en önemli şey: Yemek-içmek,işemek-s.çmaktır ‘’

Ve bugün...( 12.10.2020 )

Arayan, oğlum Tuğrul

-Baba, hastaneden aradılar.  Yunus'a bugün yoğurt yedirmişler, o da bir güzel yemiş. Bir kaç gün daha hastanede gözlem altında tutup gerekirse taburcu edeceklerini söylediler.

-Allah'a binlerce şükürler olsun. 

Evet, evladınızın iki kaşık yoğurt yemesi sizin için belki hiç de olağanüstü bir şey değildir. Ama benim için, evladının sağlık haberini bekleyen bir baba için ne anlama geldiğini asla tahmin edemezsiniz.  

RESİM: 4 Mayıs 2019 Tarihli.  Abisi Tuğrul, Yunus'a dondurma yediriyor. 

( İki Kaşık Yoğurt başlıklı yazı Sami Biber tarafından 13.10.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.