Rengi yok ki yasımın hem yaş/sızım
ben
Ç/ağladığım kadar yaşım
Belki bir belki bin
M/eziyet bildiğimse yalnızlığım
Kimine göre eziyet yüklü
Ama hayat değil mi sevmeye hükümlü
Irkı da yok acılarımın
Aşkın köhne dehlizlerinde
Dilediğim değil dillendirdiğim
Sefası da değil ömrün
Cefa ile sürüklendiğim bir kör düğüm
Ne lehçesi var ne lahzası hayatın
Şakıyan sözcüklerde salındığım
Cennet-i ala mevsimin cakası.
Kokusuzdur rengim
Korkusuzca sevip dillendirdiğim
Direndiğim ne ki
Diretilene tabi olmadan
Sonsuzluğun güdüsünde arındığım kadar
Ar bildiğim arz ettiğim
Arş-ı alaya çıkan sessiz bir
güfteyim.
Makamım ne çengi ne çalgı
Meramımsa Allah katında saklı
Öykünse öldürdüğümde başladı nefsimi
Bir de nefesimi içime çekip
Vereceğim son günü beklediğime değse
bari
Densiz bir rüzgârım
Acı çıktığım katlarım
Arzında yalnızlığın
Talep bulmasın varsın hasretim
Dişimde kovuğunda buncası
Diri kaldığım değil dinginliğin
Gölgesine uzanmaksa telaşım
Tez canlı bir yaratı olmanın ta
kendisi
Elem kuşlarından ördüğüm bir yazgı
Andıkça Rabbimi
Anıldıkça anbean
Kelamın irdelediğinden fazlası