Derler ki, Devletin saç ayağı; Devlet ,Eğitim ve Diyanet üç ayağı düzleminde ayakta kalmaktadır,doğrusu bu yaklaşım, yorum ve yakıştırma hiç de akıldan uzak bir iddia değildir.

Diyanet, insanın ruhunu tedavi eden, manevi cihetine cevap veren, mana aleminde terakki etmesine vesile olan bir vasıtadır. Davranış, düşünce ve yaklaşım açısında insana bir paradigma kazandırmaya neden olmaktadır.Daima hayatta payidar olmalıdır,berrak ve katıksız bir şekilde anlatılmalı öğretilmelidir,toplumda sevgi ve muhabbetin pekişmesine vesile olup, hiddetin dizginlenmesine, af duygusunun pekişmesine katkıda bulunmaktadır.

Eğitim öğretimin dünyada yerini doldurabilecek bir şey yok galiba. Toplumu ancak eğitim öğretimle bir yeden bir yere getirebilirsiniz,bilgili,güvenilir ,dirayetli bireyler ancak gerçeklere dayalı, kaliteli ve özgür bir eğitimle yetiştirilebilir.Tabi bunun için iyi bir öğretim kadronuz olacak, ülkemizde yaklaşık olarak 600 bin öğretmenimiz var ama bunlar arasında ortak bir ülkü birliği yok, kendi işini yapmaktan aciz defolu personel denebilecek nitelikte kimseler epey vardır maalesef, 657 sayılı kanunu gölgesinde gününü gün ediyorlar.Hele bir devlet, millet düşmanlarının pençesinden kurtulsun Allah kerimdir.

Ordu ordu ordu,askeri akademilerde öyle bir edep ve marifet vereceksiniz ki her şey insan için mantığıyla asker silahına hamallık yapacak,hak hukuk çerçevesinde görevini yapıp, kendi milletinin sırtına binip senaryo oyunları oynamayacak,bu sadist ruhlu kana susamış kimselerden bu ülkeye hayır gelmez tabi ki,olacak şey mi yani! benim ordumun içinde kime hizmet ettikleri bilemediğimiz kimseler var….
Allah aşkına bu memleketi bu kadar değerden düşüren kimselere anlayış gösterilebilir mi?Bu memleketin 20 yaşlarında, tığ gibi delikanlıları 24 saat emrinizde , forsunuz bin beş yüz bu halk sizi besliyor ve siz halka üstten bakacaksınız ha! olacak gibi değil anne baban hiç mi sana vefa kavramını anlatmadı yoksa sen soytarı mısın?yediğin ekmek çarpsın seni e mi?

Ben inanıyorum ki ,hiçbir millet bu halk kadar ordusunu sevmiyor, bu kadar buruşukluğa rağmen generallerimiz mahkemelerde sürününce üzülüyoruz,çünkü bu sevgi kanımıza işlemiş halbuki yeri geldiğinde yine savaşanlar da biziz,bunu da biliyoruz şükürler olsun ki sabırla metanetle “boğazdan yukarı” asker olanları bulduk , birilerini de aramaya devam ediyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığının Müfettişlerince bir orta öğretim kurumumuz genel teftişten geçirildikten sonra bir toplantı yapılıyor, Başmüfettiş diyor ki “ arkadaşlar milli eğimimizin temel amaçları bellidir, yerine getirmek de sizin, bizim vazifemizdir. Ancak ben bunları anlatmak ,öğretmek istemiyorum diyorsanız; buyurun bir beyaz sayfa alın istifanızı yazın,istediği şeyi anlatabilirsiniz” demem o ki medeni ölçülerde asker olamıyorsan,bu halkı sevmiyorsan ,buyurun bir çizgisiz kağıt alın MEHMETCİK ordusundan istifa edin, bu halk rahatlasın değil mi? Hükümetin emrinde TBMM’e bekçılik yapmak size ağır mı geliyor? Yoksa!... Benim meclisime kem gözle bakan iflah olur mu sanırsınız? İyi ,kötü 70 milyon insanımızın umududur TBMM çare ve çözüm yeridir orası.

Bu güzel ülkenin Dini Diyaneti de,Eğitim öğretimi de Ordusu da elbirliği işbirliği içinde olup, bu memleketin gelişmesinde ,güven içinde atılım yapmasında katkıda bunacaklardır aksi takdirde yediğimiz ekmek helal olur mu? Artık her şey insan için mantığı ülkemde hakim oldu olacak,anlatabildim mi?

Selam, dua ve sevgilerimle.
E.KAYA
( Yediğimiz Ekmek Helal Mı başlıklı yazı Eyüphan KAYA tarafından 20.03.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.