Düşlerime takılı bir çan eğrisi…
Sebeplendiğim acılarımdan vur beni
Ki bunca vurulmuşluğum sanma ki
yetti.
Hüzünse alt yazısı ömrün
Ömürse şavkı mevsimin
Gönlümün çatısında saklı yorgun
harfler
Yirmi dokuzunun dahi yetmediği
Acıların dik açısıymış meğer dik
başlılığım
Salkım söğüt gövdesinde yaşlı çınarın
Ah, başımı sana sonsuza kadar
yaslayıp kalmalıydım.
Hicransa kalemdeki son kurşun
Bayıldığımsa olmadı hayat
Nazarında evrenin denk düşülesi tek
zerrem
Umudu katladığım ömrün kitli
çekmecesi
Aşk gibi özlem gibi
Mevsimin solgun çehresi.
Düşümden düştün
Gözümde saklı değil artık mazi.
Kaderin efemine sözcükleri
Kederimle hemhal
Aşkınsa izafi gölgesi.
Mağduriyetim saklı Allah katında
Zaten bana tek sahip çıkan da O.
Yandığım kadar yakardığım
Yaşattığım kadar yazmadan geçmedi
ömrüm madem
Son zaman
Son saniyem
Sahi nerede saklı makberim?
Kederimle eseflendiğim
Kaderime yenik düştüğüm her cinnet
öncesi
Cennet bildiğimdi yüreğin
Yüreğimdeki fırtınaları asla sorma
Zaten sorsan da söylemem artık
yaşadığım kadar layığıyla.
Gönül çeşmem.
Dilemması rahmetin.
Enginlerde dolaştım bir ömür hem.
Ham sözcüklerden düşler ördüğüm
Düşlerimi öldürüp gerçeklere
yenildiğim
Yanıldığım da kar etmedi
Kurada çıkan ömrü de heba etti mi
insan
İman gücümden başka her duygu bana
haram.
Ant içtiğimse inanç.
Ar bildiğim şeffaf bir yürek ve
sevap.
Günah da inanç da madem saklı Allah
katında
Kimse de demesin ki:
Ben bu dünyaya yeterim.
Yetindiğime binaen
Yetemediğimse koca cihan
Yandığım ayan beyan
Kurudu çöle döndü neşem ve sevincim
Acılarıma düşkün
Açamadığım kapılara dargın
Yatışmayan ruhum ve telaşım
Bir nebze de olsa bir nebze de…
Sözcüklerin yok yankısı artık
Yalnızlığınsa yongası yırtık
Bir yelek.
Bir düğme gibi koptuğum
Sökülense yerinden çocuk kalbim
Hatırşinas gönlümle ne de çok
sevmiştim sizi oysa bayım.