Kayseri Talastayken Agustosun Karantina Günleri 2
Gecenin dip bucaginda bütün yitikleri toplayip sonsuz
sinirsir biinmezlere tasiyan sehir, asvalt, butik, camekan, sosyete ve ölü bina
toplu mezarliklarini korkunc bir enkaz sessizligi ve cöplügünde hemen sabah
olacak ayarli ayarsiz basibozuklugun uyanisina kadar, zifiri karanligin son
kureleri, parali parasiz hovadaliklar narasi ve ara sira mavi isildakli polis
arabalari sürüp savusup eksik kalan boslugun kirpik kesik dolgularini
tamamliyordu
Hem katran karasi alaz yakan kavrucu yaz sicakliginda uyanir
uyanmaz sabah, gecenin en zindan tarafindan girip ,hücre duvarlar ve odalar
arasinda üstüste enazi binili gökyüzüne dogru sürüklenmis savrulmus asma
katlarin asansör boslugundan inip tirmanmanin oyuk ve kovuklarindaki hergünün
aynisini kaldigi yerden tekrar eden mesaisi, tünedigi deliklerden bosalan
tiklim tiklim kafeslenmis gönüllü tutsakligin yalan yanlislariyla püskürüp
etrafina yayilmaya sürüngenlesmis sefil ve hortlak kalabaliklari gibiydi. Ve bu
durum kizgin kavuran yaz sicakliginda daha beirgin hic kimse hic kimsenin ne
umuru, ne de itibarinda zerre kadar ilgiye deger anlam yahut iliski toplumu
aidiyeti tasimiyordu..
Nerde baslayip nasil sonlanacagi belirsiz güne üskürüp
patlayan kütle kalabaliklarinin arasinda hele de en basta hemde ilk ön ayak
söküp sürükleyen fors ve cakada, elinde telefonu basinda türbani kicinda cevresinde
`bakin ben herkesten üstün ve hic kimsenin erisilmez fiyakasinda nasil acayip
DIN-IMAN sunup satiyorum ` havali forslu ve tüm sekil icabi kendine müstakil
öbek öbek veya tek basina en pahali giymis bürünmüs donanmis IKS YE ZE veya
bütün diger alfabe kusaklarini toplamlayan nesil bozuklugunun sekilden sekile
ve bicimden bicime kendini tüm hayatin en merkezine koyan ve kendinden baska
hic kimseyi umursamayan podyum havailiginde caddeler evler duraklar ve sokaklar
dolusu sunum sergisi akiyor ve kodlandigi kimliksizlige dolup tasmayi giyinip
soyunuyordu…
Derken il saglik müdürlügüne bin bir emeklerle ulastigim
telefon numarasi, izinle hastahaneye gitmem icin iki saat süre veren mesaj
yolladi ve `biz ambulans mesgul edemeyiz kendi imkanlarinizla gideceksin `
yazisini iletip gönderdi..
Taksi tutarak hastahaneye vardigimda siraya dizilmis cogu
ayakta dikilip emir salvolari dagitmaktan baska hic bir ise yaramayan ve
özelliklesi bayan türbanli türbansizlar, beni sirayla muayene olacagim
radyolojiden baslatti. Muayene sonucunun iki saatten bana mesajla iletilecegini
söyledi. O ara en agir hastalar arkasinda ve arasinda ates, nefes, kann veya diger muayenelerden gectim, Bu ara bende
olmayan sikintilari diger hastalardan aldim yüklendim. Gün aksam oldu hala muayene
sonucunu bildirmeyince gittim durumu sordum , ögrendimki sonuc saatler önceden
cikmis ve beni yok yere keyfi saatlerce beklemeye koymuslar..
Sonuc sonrasi doktorun durum tespitini söyleyecegi ve ayakta
durmakta dizlerimin titreyip ellerimin sapir supur döküldügü halsiz tükenmis
halimde ara sekreterya, `sen pozitif oldugun halde nasil geldin buraya simdi
polisi cagiracagim` poz satan bagirti ve homurtularini yedim yuttum. Durumu zorla ancak anlattiktan sonra doktor
günün toplam bildirisiyle, `seni burda tek yatiramayiz bunlarda alacagin
ilaclar `diyerek tekrar oldukca serüvenli ve ici kir pas kablo musamba
kiskacinda ambulans yolculuguyla kaldigim otelin Talas mevkisine geri döndüm..
Alasafaklar tanagrimindan seslenip yankilanan sabah ezaninin
karanligin her bir köse bucaklarina bakinip insan arandigi cagrilarina ve
cigliklarina tutunup siginarak, artik rutin seyri belli sahte
-yalan-yanlislarini sergileyip sunmaya bosalip fiskiran hortlak döngüdeki
ezberde türbanli türbansizlarin kendi sahsina müstakil ahmak ve dangalak sacip
savutturan gel-gitler gün ve yolboylarinda, bakip durdugum pencerelerden yerin
dibini dolduran ve bosaltan kimliksiz ve kisiliksiz karaltilarini icim bogulup
bunalarak tiksintiyle seyrederken, cicekci ismeti ariyor ve avunmaya ciirpiniyordu
bogum bogum bunaltilardaki sefil sayri sancilarim..
Bir de bu darlikta bir kere laf olsuna arayip bir daha adimi
bile anmayan; ve ara sira aradigina bozuk fiyakali pay cikaran; ve gün boyu
milyonlarda baka ve cüzdan birikintisi oldugunu, eger ki herhangi bir maddi
manevi darlikta `yarin yanagindan gayri herseyim senindir ` uyuz essek
anirtilarini yorgun kafama ve beynime sidiklayip pisleyen; ve onca yillari tüm
sahte tarafindan sorgulayip `iste kimin ne boktan biri olduguna `dair her sekil
arkadasligi ve dostlugu sorgulayip
yüzlestirme günüdür` demeye; dogmus olan bir müskülden sonra `ben tarlada nadas
girgirliyorum unut beni ` anonslayarak girdigi bataklik yirtigindan bir daha
sesi solu cikmayan; karsiligi vve haysiyeti bes para etmezlerin ne pislik kisi
ve kimseler oldugunu hatirlatip saglamasini yapti bana Agustos`un kizil katran
sicaginda Kayseri Talasta ki Karantina günlerim..
Bugüngittikce en yakinimdakilerin bile artik usanip basindan
savmaya tükendigi oralardan, sag -salim
isin kabasini attim, tertemiz dag rüzgarlarina, mis kokulu cam
ormanlarina, ve Alp gölleri kart postallarina geri döndüm. Evim -dünyam, ilahi,
ilahi, ilahi güzel ömrüm , hayati varligim, haksa hak, asksa ask diye söyleye,
kalan ömrüme armagan bir yudum sevincim ve bir lokma nefesimle, hosgeldin aklim yolum yönüm kalbim canim cigerim, var
ömrüme bedel die gönlümün iki dünya kiymetlisi ömrü servetim sevgilim benim
devri diyarlarindayim …
Seyfi Karaca………..Agustos / 21
(
Kayseri Talastayken Agustosun Karantina Günleri 2 başlıklı yazı
Yeldegirmeni tarafından
9/1/2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.