karanlığın koynunda kara bir rüya

can koyağında titrek bir aşk ateşi

ben yaratmadım zerdüşt’ü

söylesene kadın

revamıdır bana bu turna kırım mevsimi?...

 


kalpaklıdır atam

lazca konuşur annem

bulgur pilavıyla kuru soğan

aşkla ayrılık…

ellerin kadın

ellerin…

söylesene

hangi kuş sesiyle anayım seni

 


ağıt değil bu

sen orda üşüyorsun

ben burada

cehenneme düşüyorum…



bakışlarımda al yeşil bir çuha

toprağın yasını iliştirme koynuma

kopuyorum bazen alemden

utanıp acziyeti hasret hallerimden

üzerimi örtüyorum

sen hareli bir örtüyle

 

 

bitimsiz bir öyküdür

yüreğimin incinmişliği

sayısızdır saydığım şafak

yok sayıp yokluğunun intizarlarını

kaç kıble belirlediğimi bilmezsin sen

ateş kuşları kadın

yeni doğmadım ama

hala ateş taşıyorlar kundağıma

içindeki çocuğa kızıp da

kaşlarının arasından

silme dudak izlerimi

 

 

kağıdım çorak toprak

kalemim gece karası

beyaz atına binsen

rüzgar kanatlı olsan

çat kapı çıkıp gelsen

komşudan gelir

gurbetten gelir

mahşerden gelir gibi

uyusam ayak uçlarında

uyusam uyusam

ve hiç uyanmasam

 

 

üç çiğdem

bir kar öbeği

kar beyazında kan kızılı

boyun bükmüş

mor beyaz bir kardelen

bir ırmağa dökesim var

cevahir yükümü

 

 

annemin dili düşer

takvim yapraklarından

kulaklarımda senli bir sessizlik

suya inme vaktidir ceylanların kadın

suya inme vaktidir

 

 

aklımda

kekeme bir dua

sensin

naz-ı hayat

yaşamak sen

ecel de sensin desem…

ve iki alemin birinde

vuslatla müjdelensem



( Müjde... başlıklı yazı Fasl-ı Hazân tarafından 3.09.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.