1
Düşlerime mil çektim.
Altına takoz koydum şüheda
anılarımın.
Sessizliğe dair her şey sonlanmıştı
ve mutluluğa sirayet eden bir yolculuktu çıktığım elbet sırtımda küfem omzumda
heybem bense alyuvarlarım ve akyuvarlarım yerine kanımı mürekkeple değiş tokuş yapmışken
içine damıttığım ve de damlattığım milyonlarca kelime elbet ruhumdu mürekkep
pompalayan yüreğimse coşkulu ve müptelası olmuş bir kere alfabenin ve
duyguların.
‘’Öyle uzun zaman sessiz kaldım ki
Toprağın sesini duyacak kadar
Ürperdiğini hissediyordum mesafelerin
Öyle uzun zaman kör kaldı ki gözlerim
Uzaklığın en uzak noktasından
Arza yansımak için çoğalan
Bir ışık görüyorum.’’(Alıntı)
Hangi duygunun alıntısıdır bu şiir
Ve hangi karanlıkta saklıdır binlerce
yıldız?
Ah, köprüler kurduğum ömrün raconu
Severek geçer sanmıştım oysa bu sancı
Sanrılı coğrafyalarda
Arşı alaya çıkan bir öfke belki de
çağlayan
Onca kesif sessizliğe bir kurşun da
ben sıkmışken
Ve gözlerimi kısıp içime döndüğüm
Furyası mıydı yitik zamanın?
Yoksa devre arası mı şiir?
Devreleri yanmış hayallerin iz düşümü
Bir şiire sığar mıydı sahi hayat?
Gel gör ki;
Şiir hayatın ta kendisi iken
Sessizlikle terbiye ettiğim ruhum
Açlıkla kutsanmış bedenim
Belki de bir harabeye dönen iç
dünyam.
Maruz kaldığım gölgemi def ettim önce
Defnettiğim mazinin küllerini ise
serptim kabrime
Yeniden doğmanın mümkün olacağını
Düşünmeden asla
Düşürdüğümse yolluğum
Cebimdeki bozukluklar
Bir de yüreğine inandığım bozuk çalan
dostlarım.
Aşkı layığıyla yaşayan yaşatan bir
rüzgârsa
İçimde esen
Dış sesin tabiatı
Bir de duygularımın kundaklandığı
Bir yol ki
Handa saklı hazanla
Yolda saklı yolcunun münazarası:
İçimi didiklediğim hallaç pamuğu gibi,
Rüştünü sevginin hala
ispatlayamadığım bir ömür vakti
Uzağında kaldığım hayatın denk
düştüğü
Bazen bir cennet bazense cendere
Tabiatımda açan çiçekler ve dualar
Kalp gözümle tanışıklığım ise çok
yeni.
Yeniden doğmaksa bahşedilen
Yaren bildiğim herkesten uzağa
düştüğüm
Ömrün yongası illa ki umut
Sevginin tezahürü o rahmet ki
Iskaladığım neydi de
İzafi bir duygudan çıkıp da yola
Şükür ki şiir olarak bahşedilmişti
ömür.
Ömrün seyyah alfabesi elbet
İçimde seken her hece
Layığıyla insan olmanın meali beni
cezbeden
Bir rüyadan daha firar edip
dokunduğum
Hayat denen gerçeğe
Sunulduğum
Bazen dama taşı bazen piyon
Lakin yüreğimden vurulduğum ansızın…