Mevsimin aldatıcı bir çehresi var
belki de tohuma kaçmıştır düşünceler ve aklımın parmaklıklarında saklı isyan en
çok da kazdığım çukura akıtırken gözyaşlarımı.
İlahi bir esinti, bayım, peyda olan
Ben düş mahkûmuyum
Düşmediği kadar yakamdan
Yalnızlığın ve aşkın bakir hazanıyım.
Küstüğüme dair yok tek işaret
Varlığıma delalet
Hangi kurşun ağırlığında mizaçtır
söyle?
Göğün sakıncalı yolculuğunda
Yerden yükseldiğim her katre
Sözcükler dipsiz
Aşk yansız
Özlemse bakiyesi ömrün
Sükûn dilerken evrenden
Bir bilinmeze gebe içimin figanları.
Sağalttığım her gözyaşı olmasa da
mimarı
Gelecekte saklı bir gülücüğü
Dikerken yakama
Siması yabancı sevdalar yokuşunda
İnip çıktığım gece sonrası
Bir ikramsa boyut atladığım
Mevsimin tabanları yanarken
Doğumunu müjdelediğim kadar
mutluluğun
Seyyah sözcüklere bel bağlamışlığım,
bayım.
Şimdi ise buğrası dünün
Kök saldığım bir melun düş ki
Gerçeklerin yüreğimi tırmaladığı
Her aksan her yalan her yok olan
Kambersiz düğün mü olur misali
Sözcükler heybemden taşan.
Hazin bir rotada
Revnak bir minvalde
Ötelenen varlığımın dökülen parçaları
Bir varmış bir yokmuşçasına
Sözcükler adeta sulu sepken
Baş veren umuda
Bazense sinen üstüme onca sitem
Sancılı bir mevsim
Semada saklı adeta o devasa resim
İçinde evren ve bulutlar
Hazin sona çeyrek kala
Bir tek dakika bile yeter bana.
Mahzun gülücükler kundaklanırken
Issızlığa gölge eden
O zemheri
Büyülü bir kostüm belki de giyindiğim
Gözümde büyüttüğümden öte
Gözümden de sakındığım tüm
sevdiklerim.