HEY GARSON!
 
Hey garson! Bana bir huzur…
Yanında kızarmış yüzler istemem.
Ön şartlar ve bahaneler…
Malûm! Beynime dokunur.
 
İçine limon sıktım sıkalı,
Sözümün fiyakası ekşidi.
Eksik kalsın, olsa da hayrat.
Racon kesen hayta naralarımı
İyice bir ayıklat.
Ortaya şöyle irisinden
Haysiyet doğrat.
 
Gereği yok çatalın, kaşığın,
Hele bıçkın delikanlı gibi arz-ı endam eden,
Eti benden önce tadacak bıçağın.
Pençelerimde kaldı nice hayat, kalbi deşilmiş.
Bilemezsin saf sevdasını çaldığımı
Kaç âşığın.
Sabittir dosyamda iflâh olmazlığım,
Balistikte “Canidir.” notum düşülmüş,
Kan dondurur aymazlığım.
 
Dumanı tüten şükür çorbanı
Kepçe kepçe hamd ile
Servis eder misin?
“Keşke!”lerden pişmiş tövbeler
Ağzıma yakışır mı dersin?
 
Kemiksiz, yağsız, sinirsiz,
Hümanist bastılarınız da var mı?
Ayağınızı çekince üstlerinden
Ağlarlar mı?
Nedir bu şişe şişe dizilmişler?
İçlerine ihanet konulmuş,
Ciğer yakan baharatlar mı?
 
Mümkünse, sessiz ölüm,
Çoktan yakınmaya başlayan
Tatlıma zehrini sürsün.
Yaprağını maktulüne bağışlayan
Ruhumun hayat gülü,
Bırak da, ecelini görsün!
 
Ne o, şaşkın garson!
Yoksa bahşiş mi bekliyorsun?
Haydi, öyle olsun!


Mücella Pakdemir

( Hey Garson başlıklı yazı M.Pakdemir tarafından 24.03.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.