Oh  be  yahu.  Konusuzluktan  neredeyse  patlamak  üzereydim  ki  can  dostum  Mehmet  Fikret
, sağ olsun  var  olsun  yetişti  imdadıma  da  aylar  sonra  bana  bir  mizah  malzemesi  çıktı.

*****************

-Aloooo.  Selamünaleyküm  üstadım.  Nasılsın?  Sitedeki şiirlere  baktın mı?  Hangisini  güne  getirelim  sence?
-  Böööööö  hüngür  hüngür  hüngür.  Ne  sitesi  ne  şiiri  ya.  Bööö  hüngür  hüngür  hüngür.
-Yahu  sen  ağlıyorsun  sanırım.  Hayırdır  ne  oldu?
-Hiç  sorma  Sami üstadım. Çok  kötüyüm  çook.  Hüngür  hüngür.
-La  bir  dur. Hüngürdemeyi  kes  de  ne  oldu  anlat.
-Nevin...  Hüngür  hüngürrrr.
-Aman  Allah’ım.  Nevin  Yenge’ye  bir  şey mi  oldu?
-Yok  ya  ona  bir  şey  olmadı.  Olanlar  bana  oldu?
-Yahu  kes  şu  hüngürdemeyi  de adam  gibi  anlat.
-Nevin... Hüngür hüngür.
-Hay  Allah’ım  ya...  Ooolum  adamı  sinir  etme  de  ne  oldu  adam  gibi  anlat  şunu.
-Nevin  bir  ton  domates  almış.
-Hımm  bayağı  abartmış  işin  doğrusu.  Bir  ton domates  ha?  Eee  ne  yapacakmış  bir  ton  domatesi?
-Salça  yapacakmış.
-Eee  sana  ne?  Sen  neden  ağlıyorsun?  Maaşı komple  domatese  yatırdık  diye  mi  ağlıyorsun?
-Yok  yahu  ona  ağlamıyorum. 
-Eee o  zaman  neye  ağlıyorsun?
-Yahu  anlasana  bunlar  yıkanacak  tek  tek.  Sonra  doğranacak.  Sonra  kazanlara  doldurulup  kaynatılacak. Kavanozlara  doldurulacak. Of  anam  offff.
-Eee  sana  ne?  Nevin  Yenge  tüm  bu  dediklerini   yavaş  yavaş  yapar
-O  işler  bizim  evde  öyle  olmuyor.  O  saydıklarımın  hepsini  bana iteledi.
-Hımm  şimdi  hak  verdim  sana.  Ben  de  olsam  ağlarım.  Öyle  bir  iki  kilo  değil  ki
, bir  ton  domates.  Bunun  yıkanması,  doğranması,  kaynatılması,  kavanozlara  doldurulması... İnsan  mahfolur  yahu...
-Ayrıca  iki yüz  kilo civarında  da  kapya  biberi  var.
-Ohoooooo  sen  ayvayı  yemişsin  resmen. 
-Ya
,  bana  bir  akıl  ver. Ben  bu işten  nasıl  sıyrılabilirim?

Evet... Bu hayati  öneme  haiz  bir  soruydu  zira  benim  ceylan  gözlü
, sırma  saçlı  arkadaşım resmen  göz  göre  göre  elimizden  kayıp  gidecekti  maazallah.  Ama  Allah’tan   Rabbim  bu  koca  kelleden  akıl  denen  şeyi  esirgememişti. Hemen  cevap  verdim  Fikret’e.

-Üstadım!  Nevin  Yenge’ye  hemen bir  şiir  yaz.  O
,  senin  şiirlerine  dayanamaz  biliyorsun. Şiiri  görünce  seni  bu  işkenceden  azat  edecektir  mutlaka.
-Hay  aklınla  bin  yaşa  üstadım.  Hemen  başlıyorum.

Fikret’i  bilenler  bilir.  Mübarek  beş  dakika  demeden  hazırlayacaktı  şiiri ve  o  heyecanla  yazmaya  başladığı için  telefonu  açık  unutmuştu.  İşte  o anda  Nevin  Yenge’nin  sesi  geldi.

-Hayatım !  Beş  kilo  domates  iki  kilo  biber  doğrayacaksın  alt  tarafı. Amma  da  ağladın  ha?

‘’Beş kilo  domates  iki  kilo  biber  mi?  Yuh  yani  Fikret.  Bunca  yaygara  bunun  için  miydi?’’ diye  sesleneceğim  anda  bana  döndü  tekrar.

-Üstadım  şiiri  bitirdim.
-Harikasın.  Oku  bakayım.
-Nevin’e  okurken  sen  de  dinle.  Bak  bakalım  güzel olmuş  mu?
-Tamam.  Oku  bakalım.

Önce  Nevin  Yenge’ye  seslendi:

-Hayatıııımm.  Bak  sana  çok  güzel  bir  tasavvuf  şiiri  yazdım
-Cancağızım.  Tasavvuf  şiirinin  sırası  mı? Domatesleri  doğrasana.
-Ne  olur?  Ne  olur  bi  dinle  bayılacaksın?
-Of  Fikret  yaaa. Tamam  tamam  oku  madem. Şiir  diye  diye  ömrümü  yedin.  

Başladı  okumaya:   

DOMA  DOMA  DOMATES.  DOMA  DOMA  DOMATES

Ey  bâd-ı  sâbâ ! Bugün  nereden  esersen  es
Doma doma  domates. Doma  doma  domates

Susma öyle karşımda ne  olursun  ses  ver  ses
Doma  doma domates. Doma doma domates

Sen  olmasan  ey  ruhum alamam ki ben  nefes
Doma  doma domates. Doma doma domates

Huniyi  attım  artık  kafama  kondurdum fes
Doma  doma domates. Doma doma domates

İki gönül bir  olsa seyranlık  olur  kümes
Doma  doma  domates. Doma  doma  domates

Kırma nahif kalbimi deme ‘’Ağlamayı kes’’
Doma  doma domates. Doma doma domates

Fikret hem şiir yazdı hem yolladı es-em-es
Doma  doma domates. Doma doma domates

-Nasıl  beğendin  mi  hayatım?
-Valla  bayıldım  Fikretçiğim.
-Üstadım  sen  araya  kaynak  yapma.  Ben  sana  ne  zaman ‘’ Hayatım ‘’ Dedim  ki  sorumu  üzerine  alıyorsun?  Ben  Nevin’e  sordum.
-Pardon  üstad. Haklısın.  Sen  bana  altı  senedir  bir  kez  olsun  ‘’Hayatım.’’  Demedin.
-Yahu  saçmalama.  Bir  de  seninle  uğraşmayayım.  Fesübhanallah  yahu.  Herife  ‘’Hayatım ‘’ dememiş  mişim.  Derde  bak.

O  sırada  Nevin  Yenge  söze  girdi?

-Şair  bu  şiirde  ne  demek  istemiş Fikret?
-Şair  bu  şiirde demek  istemiş  ki: ‘’ Uğraştırma  bendenizi  biberle
,  domatesle.  Yap  bir  güzel  menemen beni  onunla  besle.
-Yahu  be  adam !  Bir  tava  dolusu  sucuklu  yumurtayı  yiyeli  daha  bir  saat  olmadı.  Ne  zaman  sindirdin  de  şimdi  menemen  istiyorsun?  Nasıl  bir  mide  var sende  anlayamadım  ki?
-Valla  hep Sami  Hoca’nın  yüzünden.  Tutturdu şiir  yaz  diye.  Biliyorsun  ben  şiir  yazınca  fena  halde  acıkıyorum.
-Atma... Sen  şiir  yazınca  değil  de  ne  zaman  bir  iş  yapacak  olsan  hemen  acıkıyorsun. Alt  tarafı  şunun  şurasında  bir  kaç  kilo  domates  doğrayacaksın  iki  saattir  bir  sürü  bahane  ürettin.
- Ya  hayatım biliyorsun  beni  kan  tutuyor.
-Eee?  Ne  alaka  şimdi.
-Domatesleri  doğrayınca  hele  de  salça  yapmak  için  ezince  ne  olacak?  Aynen  kana  benzeyecek.  Ben  de  bu  manzarayı  görünce  düşüp  bayılacağım.  Yazık  değil  mi  bana?
-Hımmmm.  Salçalı  makarnayı  tabak  tabak  lüplerken  kan  tutmuyor
, salçalı  hamburgerlere  yumulunca  kan  tutmuyor,  hatta  nostalji  olsun  diye  salçalı  ekmek  yediğinde  kan  tutmuyor  ama  salça  yapınca  kan  tutuyor  öyle  mi?

Fikret  fena  sıkışmıştı  bu  soru  karşısında.  Hemen  bana  fısıldadı:

-Üstadım  ne  yapayım?  Bak  ne  diyor?
-Valla  üstadım  yapacak  bir şey  yok. Al  eline  bıçağı başla  domatesleri  doğramaya.
-Of yaaaa.  Haklısın  galiba.  Kurtuluş  yok.  Ama  ben  şimdi  buna  da  bir  şiir  yazayım.
-Bence  de  iyi  fikir.  Yaz  şiirini sonra  da  başla  işe.

Evett.  Sadece  üç  dakika  geçmişti  Fikret  yeni  şiirini  okuyordu.

 DOMA DOMATES
,  DOMA  DOMATES, DOMA  DOMATES

Merdanenin  korkusu  bana  da  dedirtti yes
Doma  domates
,  doma  domates,  doma domates

O  kadar  ısrar  ettin  artık  ediyorum  pes
Doma  domates
, doma  domates,  doma domates

Aldırmıyorsun  aşkım  olsam  bile  tık  nefes
Doma  domates
, doma  domates,  doma domates

Madem  ki  kaçarım  yok  bari  yapayım  enfes
Doma  domates
,  doma  domates,  doma domates

Zaten Sami duramaz  öğrenir  bunu  herkes
Doma  domates
,  doma  domates,  doma domates

Doğra  Kul Fikret  doğra
, kaynat, sonra  yap  pires
Doma  domates
,  doma  domates,  doma domates

Bu  ulvî  ve  derin  manaları  olan  şiirini  okuduktan  sonra kendisinden  uzun  süre  haber  alamadım.  Tekrar  irtibat  kurduğumuzda  ise  Nevin  Yenge’nin  yapılan işten  son  derece  memnun  olması sebebiyle  konsept  değiştirek  beş  kilo  da  domates  reçeli  yapmak  üzere  Mehmet  Fikret’in  önüne  yine  domatesleri  yığdığını  öğrendim.

Kendisine  her  ne  kadar  Allah’tan  kolaylıklar  dilesem  de  işinin  kolay  olmayacağı  çok  belli zira  domates  reçelinden  sonra  sıranın  domates  turşusunda  olduğundan adım  gibi  eminim.  Hatta  kurutulmuş  domates  de araya  kaynak  olabilir.

Ne  diyelim. Allah  yardımcısı  olsun. Allah sağlık ve  afiyetle  yemeyi nasip  eylesin  hem  üstadımıza  hem  Nevin  yengemize...

NOT: Aldığım  son  haberlere  göre Fikret’in  her  iki  şiiri  de  segah  makamında  bir  ilahi  olarak  bestelenmiş.  
( Mehmet Fikret Üstad Ve Domates Salçası. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 7.09.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.