1
KAZIM ÖZTÜRK
ÖZTÜRKÇE
kazimozturk@yenikonya.com.tr
kazim_ozturk2016@mynet.com
semazen.net
Hakiki
aşk, Allah aşkı yani ilahi aşktır. Bir Kudsi Hadiste;
“Ben,
gizli hazine idim, bilinmeyi arzu ettim, alemi yarattım…” buyurulur. İlahi
aşkın kaynağı budur. Çünkü Allah’ı bilmek, tanımak ancak aşk ile olur. Allah’ı
gerçekten seven kişi, O’nun yarattıklarını da aynı şekilde sever. (Tasavvuf terimleri
ve Deyimleri Sözlüğü/ Ethem Cebecioğlu) Yunus bununla ilgili olarak şöyle der:
“Elif
okuduk ötürü,
Pazar
eyledik götürü,
Yaratılanı
severiz,
Yaratandan
ötürü.”
Bu aşk; güzele değil, güzelliğedir. Dilimizde;
“Güzele
bakmak sevaptır” denir ya. Bunun özü; “Güzelliğe bakmak sevaptır” şeklinde
okunmalı.
Herkesi,
her şeyi sevmek, sevebilmek ayrı bir meziyettir. Yaratılanlarda kusur görmemek,
hiçbir yaratık çirkin değildir.
Hz. Lokman (a.s.), siyah
yüzlü, kalın dudaklıydı.
Bir yabancı şaşkınlıkla
Hz. Lokma’nın yüzüne bakarken Hz. Lokman (a.s.) şöyle demiş:
– Birader, neden öyle
şaşkın bakıyorsun? Boyayı mı beğenemedin, yoksa boyacıyı mı?
Sonra da ilave etmiş.
– Bak, benim ne yüzümün
siyahlığında, ne de dudaklarımın kalınlığında bir tesirim vardır. Onları
Yaratan öyle yaratmış, öyle uygun görmüş. Benim tercihim değil...
İbni Farız, Hamriyye kasidesinde şöyle der:
“Bir
safa var su yok,
Bir
letafet var heva yok,
Bir
nur var nar yok,
Bir
ruh var cisim yok”.
Taiyyesinde
de şunları söyler:
“Bana
İlahi aşk iksiri içirdiler de “teganni etme” dediler. Halbuki bana içirdikleri
bu ilahi aşk iksirini Huneyn Dağı içseydi o teganni ederdi.”
Bayezid-i
Bistami;
“Allahu
Tealanın ilahi iksiri vardır onu kullarının en erdemlileri için hazırlamıştır.
O iksiri erdemli kullarına bizzat kendisi içirir. Artık o iksiri içenler
çoşarlar, coşunca uçarlar, uçunca ererler, erince ayrılamazlar. Bu ilahi iksir,
susuzlukları giderir, vücudu diri ve zinde tutar. Bundan sonra masivaya iltifat
etmez, cismaniyete önem vermezler. Bunlar için dünya hayalden, yalandan ve
gölgeden ibarettir. (Hak Dini Kur’an Dili/ Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır/ c.8,
s. 5510)
Mevlana
der ki;
“Kul, dert ve elemden Hakk’a sızlanır.
Allah da der ki; “Gördün ya, nihayet dert ve zahmet, seni bana yalvarır bir
hale getirdi, seni doğrulttu.”
“Ey kalp hastası, ilaca sarıl. Bütün
tedbir, mizacı değiştirmeden ibarettir.”
“Ey Allah’ım! Kötü kazaları üstümüzden
esirge. Bizi saba razı olan kardeşlerden ayırma!”
“Gönül seni gönül ehlinin semtine
çeker. Cisim ise su ve toprağa hapsetmek ister.”