Bu Kafa

Yazılar BU KAFA 


BU KAFA 1

Bu kafa nereden çıktı. Kendi örf ve adetlerine yabancı, kendi dini inanç ve mukaddeslerinden habersiz bir kafa bu. Bir İslam ülkesinde yaşıyor, Müslüman olduğunu söylüyor ama İslamın örtü emrini yok sayıyor. Örtünmediği gibi örtüden utanç duyuyor.

 Aslında inanmıyor o belki de. Yahut ta neye inandığını bilmiyor.
Köylü, hademe ve işçilerde normal gördüğü örtüyü memurda amir de poliste askerde ve adliyede normal kabul edemiyor.

Mini eteği kişinin tercihi olarak görüyor, görebiliyor, öyle kabul ediyor, başörtüyü kişisel tercih olarak görmüyor, göremiyor, aklı ve havsalası almıyor.

 Burada ve bu kişide akıl yok aslında, dumura uğramış zeka var. Kendisini çok akıllı başkalarını aptal sanan ve kabul eden kafa bu.


Sorsan ilerici, kendine göre aydın ve ileri fikirli biri bu. Demokrasiyi içine sindirememiş, az gelişmiş zeka işte budur. Bu zeka olayları, kişileri ve düşünceleri doğru dürüst algılayamıyor.

 Eşyayı kavramaktan uzak. Ne kendini biliyor, ne bilmediğini. Bu kafa karşısında aptallaşmaktan kendimi alamıyorum. Her şeyi tepetaklak eden bir mantık. Buna mantık da denemez. Bu kavrayıştan uzak örümcekleşmiş bir beyindir. Bu beyini iyi teşhis etmek lazım. Bu beynini kiralık olarak kullandırmış yüzyıllık bu kiralamaların satılığa döndüğünü unutmuş, şimdi bağımsız düşündüğünü sanarak birilerinin bir zihniyetin hoparlörü olduğunu unutmuştur. Bu beyin normal değildir dumura uğramıştır, dumura uğratılmıştır. Bütün yetenekleri yok edilmiştir. Birçok yetenekleri kör edilmiştir. Karanlıktır. İslenmiş zift kaplamıştır. Ölüdür. Her tarafı kuşatılmıştır. Bütün kanalları tıkanmıştır.


Bu kişilik ne kendini, ne ülkesini tanımaktadır. Bu kişi aslında kimlik ve kişilik kaybına uğramıştır. Kişilik ve kimliğini kaybetmiş ama yeni bir kişilik ve kimliğe de kavuşamamıştır. "Ne batılı olabilmiş, ne doğulu kalabilmiştir." Cemil Meriç’in deyimiyle Müstagrip’tir tam anlamıyla. Ne tam imanlı bir mümin olabilmiş, ne neye inanacağını bilebilmiştir. Sorsan inanç sahibidir ama inançlarının gereğini nerde yapmak, bilmemektedir, bilememektedir bile.


Müslüman olduğunu söyler ama ömründe bir kez bile başını secdeye koymamıştır, koymaz. Ölünceye dek caminin yolunu bilmemiş öğrenmemiştir. Öğrenme ihtiyacını hissetmemiştir bile. Hayata veda edince cenazesi oraya gelecektir adet olarak.

Çocuklarına Müslüman ismi koymaz, uyduruk adlar verir. Kendisinin İslam'ı çağrıştıran adından utanmaktadır. Onun anlamını bile merak etmez. Batıda bir Hristiyan ailede doğmayı çok isterdi ama bunun mümkün olmadığını bilir.


Kendinden, çevresinden ve tarihinden utanmaktadır. Kendi örf ve adetlerinden, düşünce ve inanışlarından utanç içindedir. Hep başka biri olmak ister. Batılılar gibi olmak, onlar gibi yaşamak, onlar gibi inanmak ve onlar gibi ölmek. İşte yüzyıllardır benliğinden koparılan doğulunun acı sonu budur.

Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 27.11.2013


 BU KAFA 2


BU KAFA

2

(31 MART 2014)

DÜN seçimleri yaptık. Bu seçimler her seçim gibi bir sürü karışıklığa, hiç yoktan birçok olaya, yaralanma ve ölüme sebep oldu. Muhtarlık kavgası 10 kişinin ölümüne sebep oldu. Haber bu. Değil 10, bir insan hayatına değer mi?


Sandığa gelip giden partililer, çokbilmişler, akıl verenler, akıl daneler...Aman Allah’ım. Falan partiye oy verenlere’ koyun’ diyenler. Milli iradeye saygı duymayanlar, halka tepeden bakan halkçılar, halkı küçümseyen geri zekalı Beyaz Türkler, halka aptal diyen az gelişmiş beyinler, embesiller, asalaklar, milletin sırtındaki keneler, iflah olmaz çifte standartçılar, hep haklı olduğunu sananlar, kendini beğenmişler, zavallılar, çifte kavrulmuşlar, mutlu azınlıklar, sosyeteler, zavallılar, ahmaklar.


İşte 200 yıldır bu milleti horlayan, aşağılayan, 'göbeğini kaşıyan adamlar' diye alay eden,' bidon kafalılar' diyen ahmak beyinliler, kuş beyinliler, kuş beyinsizler, işte hepsi bir olmuşlar halkı tehdit ediyorlar, 'falan partiye oy verirseniz savaş çıkar' sözleri, aba altından sopa göstermeler, 'benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi' diyen ama o çoban kadar akıl, irade ve yetenek sahibi olamayan, sırf belli bir tabakadan geliyor diye ortalıkta dolaşan, hayat hakkında en ufak bir düşüncesi olmayan, haddi olmayan konularda bilip bilmeden ahkam kesen, en ufak bir tarih bilgisi olmadan tarih programlarına çıkıp üzerine yorum yapan, sırf ünlü bir diplomatın kızı diye şöhret edinen ve bu şöhreti kendini küçük düşürerek harcayan bir eksik etek, bir zavallı.


Bu zavallılar O KADAR FAZLA Kİ HEPSİNİ ANLATMAYA KALEMLER KİFAYET ETMEZ. Kimi tiyatrocu, kimi televizyoncu, kimi komedi sanatçısı, kimi yazar bozuntusu, kimi haberci, kimi program moderatörü. Ama hepsinin ortak bir yönü var. Ne kendilerini biliyorlar, ne milleti tanıyorlar, ne inançları var, ne bir dünya görüşleri. Tam anlamıyla bir anarşistler. Bir şeye inanmıyorlar, ne  Allah’a, ne millete, ne demokrasiye. Bir tek kimlikleri var, ne bir kişilikleri. Tek bildikleri bu halkın- onlara göre- cahilliği.


Aslında onlar şekere üşüşmüş sineklerdir; o çok sevdikleri tatlılara yapıştılar, kurtulamıyorlar, bir yandan yalanıyorlar, tatlının eksileceğinden korkuyorlar, içine pisliyorlar.


Çıkarcıdırlar, ikiyüzlüdürler, aşağılıktırlar, ahlaksızdırlar. Kendilerini dürüst satarlar, ahlak abidesi sanarlar, doğruluk dürüstlük dersleri verirler. İçki, eroin, esrar bunlarda hepsi vardır. Hedonist, sadist ve mazoşisttirler.


Mazilerinden utanırlar, milliyetlerinden de. Hatta mensup oldukları sanılan dinden. Korkmasalar, etkilerini kaybetmeyeceklerini bilseler açıkça dinsiz olduklarını haykıracaklar yahut gerçekten mensup oldukları dini açıklayacaklar.


BİR KISMI sabetaisttir bunların. Bir kısmı gizli Hristiyan’dır. Bir kısmı deisttir, bir kısmı ateisttir, ama hiçbir samimi bir Müslüman değildir. Ne kadar ist. varsa hepsindendirler ama yalnızca İslam’la, Müslümanlıkla uzaktan yakından bir alakaları yoktur.


Bu kafayı tanıyoruz. Bu yüzü bin bir maskesine rağmen biliyoruz ve maskesini yırtarak aleme teşhir ediyoruz. Bu o pek sevdikleri ve halkın belli bir yüzdesini aptal yerine koyan- tabii kendi eserlerini okuyanları, yani kendi gibi olanları- (doğrusunu söyleyeyim ben hiçbir eserini okumadım, okuyamadım, okumaya tahammül bile edemedim) yazar Aziz Nesin’in açıkça gerçek yüzlerini bir anketinde ortaya koymuştu. İşte biz de içlerinden birinin yaptığı ifşayı yeniliyor, ‘Kalmasın hiçbir hakikat Allah’ım bu alemde nihan’ diyen şairin dediği gibi söylüyor ve gerçeği apaçık ortaya seriyor, bulanık suda balık avlamak isteyenlere fırsat vermeyeceğimizi haykırıyoruz.,

Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 1.4.2014

BU KAFA


Bu kafa nereden çıktı. Kendi örf ve adetlerine yabancı, kendi dini inanç ve mukaddeslerinden habesiz bir kafa bu. Bir İslam ülkesinde yaşıyor, Müslüman olduğunu söylüyor ama İslamın örtü emrini yok sayıyor. Örtünmediği gibi örtüden utanç duyuyor. Aslında inanmıyor o belki de. Yahut ta neye inandığını bilmiyor.
Köylü, hademe ve işçilerde normal gördüğü örtüyü memurda amir de poliste askerde ve adliyede normal kabul edemiyor. Mini eteği kişinin tercihi olarak görüyor, görebiliyor, öyle kabul ediyor, başörtüyü kişisel tercih olarak görmüyor göremiyor, aklı ve havsalası almıyor. Burada ve bu kişide akıl yok aslında, dumura uğramış zeka var. Kendisini çok akıllı başkalarını aptal sanan ve kabul eden kafa bu.
Sorsan ilerici, kendine göre aydın ve ileri fikirli biri bu. Demokrasiyi içine sindirememiş az gelişmiş zeka işte budur. Bu zeka olayları, kişileri ve düşünceleri doğru dürüst algılayamıyor. Eşyayı kavramaktan uzak. Ne kendini biliyor, ne bilmediğini. Bu kafa karşısında aptallaşmaktan kendimi alamıyorum. Her şeyi tepetaklak eden bir mantık. Buna mantık da denemez. Bu kavrayıştan uzak örümcekleşmiş bir beyindir. Bu beyini iyi teşhis etmek lazım. Bu beynini kiralık olarak kullandırmış yüzyıllık bu kiralamaların satılığa döndüğünü unutmuş, şimdi bağımsız düşündüğünü sanarak birilerinin bir zihniyetin hoparlörü olduğunu unutmuştur. Bu beyin normal değildir dumura uğramıştır, dumura uğratılmıştır. Bütün yetenekleri yok edilmiştir. Birçok yetenekleri kör edilmiştir. Karanlıktır. İslenmiş zift kaplamıştır. Ölüdür. Her tarafı kuşatılmıştır. Bütün kanalları tıkanmıştır.
Bu kişilik ne kendini, ne ülkesini tanımaktadır. Bu kişi aslında kimlik ve kişilik kaybına uğramıştır. Kişilik ve kimliğini kaybetmiş ama yeni bir kişilik ve kimliğe de kavuşamamıştır. Ne batılı olabilmiş ne doğulu kalabilmiştir. Cemil Meriç’in deyimiyle Müstagrip’tir tam anlamıyla. Ne tam imanlı bir mümin olabilmiş, ne neye inanacağını bilebilmiştir. Sorsan inanç sahibidir ama inançlarının gereğini nerde yapmak, bilmemektedir, bilememektedir bile.
Müslüman olduğunu söyler ama ömründe bir kez bile başını secdeye koymamıştır, koymaz. Ölünceye dek caminin yolunu bilmemiş öğrenmemiştir. Öğrenme ihtiyacını hissetmemiştir bile. Hayata veda edince cenazesi oraya gelecektir adet olarak. Çocuklarına Müslüman ismi koymaz uyduruk adlar veririz. Kendisinin İslamı çağrıştıran adından utanmaktadır. Onun anlamını bile merak etmez. Batıda bir Hristiyan ailede doğmayı çok isterdi ama bunun mümkün olmadığını bilir.
Kendinden, çevresinden ve tarihinden utanmaktadır. Kendi örf ve adetlerinden, düşünce ve inanışlarından utanç içindedir. Hep başka biri olmak ister. Batılılar gibi olmak, onlar gibi yaşamak, onlar gibi inanmak ve onlar gibi ölmek. İşte yüzyıllardır benliğinden koparılan doğulunun acı sonu budur.

( Bu Kafa başlıklı yazı EDİP GÜL tarafından 10.08.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu