ömrünü
yürüyüş bilmeli insan
vaktinde yola çıkmayı denemeli
yolculuğa
değer görmeli kendini
kendi
canını
bakışını,
duyuşunu
tutuşunu,
duruşunu, yürüyüşünü
yola
koyabilmeli
Rabbi
için
kolayca
vazgeçebilmeli insan
hevesinden
Rabbi
için
beş
vakit menzile yönelebilmeli
hayatını
secde halinde geçirebilmeli
tükenebilir
bir dünyadan
sonsuzluğa
doğru
hayatını
ayağa kaldırabilmeli
düşmeli
yola
öyle
aheste aheste değil
hızlı
adımlarla
bir
gecede nasıl değiştiyse ayın kaderi
kamer
nasıl bölündüyse
ki
kaderi bölündü gecenin
bölünmenin
ışığı ki hala üzerimizde
karanlıklarımızın
ufkunda bin güneş şavkı
bin
sabah ümidi
her
yürüyüş bir tercih
her
tercih gibi
terk
etmenin de bir bedeli var
bedelini
ödemeden
tercihler
sahih olmaz
yönelişler
neticelenmez
her
yürüyüşün bir anlamı var
bu
anlam
arkada
bıraktıklarınla ortaya çıkar
yürüyüşün
bedeli nedir öyleyse
geçmişin
buğusuna sarmadan
kalpler
ölçmeli o ince cetvelle
şimdi
hemen
kendimizi
tartalım
o
yürüyüş terazisinde
hesaba
çekmeli nefsimizi
alıp
başımızı dağa vurur muyduk
uzaklaşır
mıydık mahallemizden
mesela
sırtımızı
döner miydik sokağımıza
en
yakınlarımızı geride bırakıp da
yokuşa
mı sürerdik ümitlerimizi
yoksa
boş
ver deyip
aynı
mahallede
aynı
sokakta
aynı
evde
ruh
ikizimizi beklemeyi mi seçerdik
yanında
mı kalırdık öylece
hangisi
sahici
oturup
beklemek mi
menzillere
yürümek mi
sahi
nereye
dönerdik yüzümüzü
bizden
yana mı
bizden
uzaklara mı
dünyaya
mı
dünyadan
uzaklara mı
her gün
bu tercihle karşı karşıyayız
zor
bir
sınavındayız
redfer