Bilmediğim bir şeyin içindeyim. Burada kırmızılar, siyahlar, kahverengiler var. Güzel renkler görüyorum bazen, ama sanki yağmurlu havada çıkan gökkuşağı gibi yarı saydam ve dokunulmaz. Ne kadar yol gitsem de gerçekliğini yitiriyor. Bazen hatırını unuttuğum körpe sokaklarda yürüyorum, ayağım her takıldığında kafam her bir çam ağacına çarptığında küfür ediyorum. Tanımadığım bir odanın içerisindeyim. 


Burada ara sıra bana bakan birden fazla yüz görüyorum. Kimisi ağlamaklı bakıyor, kimisi acınası, kimisi ise sadece bakıyor, kimisinin ise aramızdaki bazı duyguları şehirden uzak bir pansiyonda; yatakta kokularımızla, sözcüklerimizle beraber kalmış. Beynim geçmiş zamanı bir buz diyarı gibi anımsatıyor bana. Her çıplak adımımda anılarımı gezerken soğuk, ayağımı yakıyor. Geçmişimde beraber olduğum insanlarla işte bu buz diyarında görüşebiliyorum sadece. Kalbim buz tutmuşken o kimselere, ne bir sigara ne bir çakmak ısıtabiliyor bedenimi. Rahatsız ediyor çığlıklar beni. Meçhul bırakırcasına kaşlarımı çatıyorum, ısıtıp yakmak istiyorum orayı içindekilerle beraber. Hatırlamak, hissetmek, dokunmak istemiyorum.


O bilmediğim kırmızılar, siyahlar ve kahverengiler bazen konuya şöyle başlar: "On üçüncü gün, yine düşünüyorsun, yine yalnız kalmak seni üzdü, yine her zaman ki gibi seninle o sahil başına gidelim. Bak deniz sesini duyuyor musun? Sakin adımlarla biraz daha yaklaşalım mı? Bak deniz sesi artık daha yakın. Biraz hasta biraz depresyondasın. Bak şurada bir iki insan boyu uzakta bir kaya var. Oraya oturmaya ne dersin? Bak böyle güzel oldu ama her düşündüğünde düşüncelerin seni ağır yaralıyor, düşünmemek için gözlerini aç, gökyüzüne bak. O yarı saydam olan yıldızların renklerine bak. Bak şu an güzel bir huzur hissediyorsun. İlk günler düşünmekten korktuğun geçmişin için anımsıyorsun ya da kendine bu iyiliği yapmayıp eriyen sana acıyorsun." 

Sonra düşündüm o öldürücü konu bana gelmişti, yere bıraktım kendimi. Tanıştığım hayatları hayal ettim. Bir kare sonrası karanlıktı sadece.



( Kırmızılar Siyahlar Ve Kahverengiler başlıklı yazı Eren Akçay tarafından 17.09.2023 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.