Bir göçün muadili sarı kanaryam içten
öfkem delişmen sevdam
Mavilerden düşler ördüm öreli
Kehanet erbabı her kimse
Kaykıldığım zeminden sorsunlar beni
Ve kandığım zalimden
Ötem berim dağınık, sevgili bayım
Af ola varsın görülmesin ömürlük
cübbem
Aşkın hatırına kandığım iklim
Sözcüklerin nezdinde kaybolduğum
kadar
Kendimden
Kendime bir yolculuktur arzı endam
eden
Ve kanlı lehçem
Kanamalı kalemim
Muhatabım sevgi ve sizdir, sevgili
bayım
Sessizliğe gömüldüğünüz izdir de
Peşine düştüğüm tek servetim
Ruhuma yakışan ziynetim
Zinhar ölüden bozmadır serencam
Aşkın hükmünde
Yalnızlığın da vurmuşken dibine
Balyalarca hüzün ektiğim
Dalyalarca kurşun döktüğüm
Ansızın hâsıl olan ateşten öfkem
Akabinde Rabbime vardığım
Güzergâhım
Değişmez rotamda saklı iken girizgâhım
Medet umduğum her hayal
Edimlerle hasbıhal
Ettiğim emsalsiz coşkum ve mabedimle
iştigal
Hal hatır sormasanız da başım gözüm
üstüne varlığınız
Ben ki:
Kayıp bir rakım
Hali hazırda kendime varamadığım
Ben ki:
Sözlükten firar etmiş bir kelimeyi
Bağrıma b/astığım kadar da aşkı ve
kalemi
İhya edilesi bir yürek dilemişken
Tanrıdan
İzbelerde solan çiçeklerim misal
Kök saldığım toprakta saklı bedenim
Solsa da yüzüm
Semiren yüreğim
Arsız sevgim ve sevdamsınız, bayım
Hatırşinas ruhunuzda saklı kıyam
Ve içim her kıyıldığında size
koştuğum
Canım her yandığında nöbete kaldığım
Şafağın seyri
Sekantta saklı iken sonsuzluğun meali
Ön sezilerim ve de şiirin hikâyesi
Azat edilesi ruhumdan yana kaygım
Kayıplardan ördüğüm bir hüzün yeleği
ki
Söküklerinde günün adınızı
sayıkladığım anbean
Aşkın da hicreti
Muaf tutulası bir coşku değil asla
benimki
Bilakis gaipten gelen kâh hüznüm kâh
neşem
Tedirgin dimağımda
Saklı tuttuğum kadar sol yakamda
Sağdıcım göğün
Sarnıcı yerin
Sedası bir hoş bir de boş iken içim
İçerlediğim kadar tepkisizliğine
T/aşkın bir cinnettir cennetin saklı
ayak izinde
Tutuşan yerin göğün sarmalı
İnceden bir sızı olsa gerek yüreğin
harmanlandığı
Bir yer bir gök
Bir varmış bir de yokmuş dercesine
Hecelerime serildiğim yerli yersiz
Aşka adağım göğün tesellisi
Yağan rahmete ve aşka düşkünlüğüm
Melun rüzgârla eşleşen kalemim
Kayıpların nezdinde
Yeniden bulmaksa kendimi
Garbında ufkun
Şavkında ruhun
Tutuşan turuncunun ikbali
Elbet şarlatandır insanoğlu
Bir o kadar acımasız
Sökün eden güne şükürler olsun ki:
Yağız bir attır kalemim
Dizginleyemediğim kadar sevgime
Şerh düştüğüm bir an bir anı
Yerli yersiz gölgeler oynarken
Harmandalını
İkazım ve ibrazım ve itikadım
Kümelenmiş ne çok ben saklı iken
İçimden dışarı sökün eden
Ansızın kapıldığım
Rüzgârın hoyrat esintisidir
Beni benden eden
T/aşkın z/afiyetim
Endamlı bir ateştir de dinmez
matemim, metanetim…