İdareci olmak başlı başına meziyet işidir. Herhangi bir kurumda amir veya müdür olabilirsiniz. Yönetmeliklere göre o kurumu idare edebilirsiniz. Kurumun menfaatlerini düşünerek harfiyen yönetmeliğin dışına çıkmayıp başarılı da olabilirsiniz.

İdare etmek başka idareci olmak başkadır. İşin içinde eğer insan var ise idareci olmak zorundasınız. İnsanın olduğu yerde yönetmeliklerin yeterli kalmadığı anlar olabilir. Yönetmelikler kuruma göre ayarlanmıştır. İnsanların özlük haklarına göre veya insan haklarına göre ayarlanmamıştır.

Bir düşünün nasıl oluyor da yönetmelikler yeterli olmuyor. Sizlere işin başından başlayarak örneklerle ifade etmeye çalışayım. Yönetmeliklerde ne diyor. O kurumun amiri veya müdürü ne emir veriyorsa doğrudur. Mahiyetinde çalışanlar emirleri yerine getirmek zorunluluğu vardır.

Peki kurumlarda idareci konumunda olanlar ne kadar işin ehlidir. Hepimiz insanız mutlaka eksik bir tarafımız vardır. Ben o kadar iddia ediyorum ki idareci konumunda olanların yüzde sekseni kendi konumunu bilmiyor. Tabii buna ek olarak ta mahiyetinde çalışanlarda işlerini bilmiyorlar.

İşin ehlini bilen insanlar çok zor yetişiyor. Uzun yıllar çalışması lazım. Bir de her zaman söylediğim gibi herkes yaptığı işini sevecek.

Dedik ya insanın olduğu yerde mutlaka sorunlar olacaktır. Yönetmeliklerimiz insan haklarına uygunmudur ? Bir de bu sorun var ortada. Yönetmelikler Anayasamıza uygun olması lazımdır.

Bizim için en tehlikeli durum ise memur bir suç işlediğinde Polis Vazifesi Selahiyet Kanununa göre idari yönden yargılanıyor. Olay mahkemelere intikal ettiğinde hakimler aynen şunu söylüyor. Ben mahkemeye intikal eden olayları Türk Ceza Kanununa göre yargılarım diyor. Doğrusu da budur. Mahkemeler suç bulmuyor ancak yönetmeliğe göre idari yöden ceza alınıyor.

Aynı durum Avrupa ülkelerinde mahkeme olursa, oradaki hakimler önce yönetmeliğe bakarak ceza işlemi uygulamaya koyuyor. Uygun bulursa ceza veriyor. Uygun bulmasa ceza vermiyor. Ayrıca kurumların ceza verme yetkisini ortadan kaldırıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak insan hakları beyannamesine ilk imza atan devletler arasında bulunmasına rağmen halen bu şekilde uygulama yapılıyorsa nasıl bir idarecilik anlayışı vardır. Bu durumda insan haklarından bahsedebilirmiyiz.

Ya da başka bir örnek vereyim. Bir amir mahiyetinde çalışanlar arasında işi biliyor diye aynı memurdan daha fazla iş istemesi. Ya da hemşericilik yaparak devamlı başkalarına iş vererek hemşerilrini koruma altına alması. Kurumlarımızda ki en büyük sorunlardan iki tanesi.

Benim bildiğim her kim nerde çalışıyor ise o işi öğrenecek. İş yapanın da hakkı verilecek.
Her kişinin kendine özgü çalışma stili vardır. Bir memur taktiklerle günde elli iş yapar. Diğer memur işi bilmediğinden sabahtan akşama kadar iki işi bitiremez. Amir olanda o işi bilmeyen hemşerisini kollar.

Lanet olası bu anlayışlar olduğu sürece kurumlarımızın iş performansları düşük olur. O kurumlara elli kişide alsan işi öğretmediğin zaman boşuna maaş ödersin. Devletin kasasından da bu tür asalakları kurtaramazsın.

Her kurumun idarecilerine sesleniyorum. Önce işin ehline değer verin, sonra acemi olan memurları eğitin. Kurumlar yatma yeri değildir. En son olarak ta mutlaka ve mutlaka sağlık sorunu ve eğitim sorunu olanları mutlaka dinleyin. Anayasamızın önem verdiği durumların başında sağlık problemi olan memurlara yardım edilmesi vardır.

Sağlık sorunu olan memurları yorucu işlere sürmeyin. Tespitinizi yapın ona göre görev dağılımı yapın. Yalnızca sağlık değil. Her türlü sorunları kayıt altına alın. En sağlıklı personel ile çalışmaya bakın.

Bu bir taktiktir. Nasıl futbol takımı hocası sakat topçuyu sahaya sürmeyip onun geleceği ile oynamıyorsa, kötü de olsa sağlam olan yedek topçuyu sahaya sürmek gibi bir durum. Hiç belli olmaz o gün bir bakmışsın ummadığın bir şekilde top oynar takımını kurtarır. Bu neye benziyor. Mahiyetinde ki memurlara güveni aşılamaktır.

Onun için gelin bu işi baştan tekrar düşünelim.


30.04.2010
( 188- İdareci Olmak başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 1.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.