Porselen Göğün Kırık Tamburu...



 

 

Terk edilmişliğin zikri vardı zifiri karanlığın

O meczup kâbusları

Belki de bir mezardı her biri

İhtiva ettiği s/onsuzluğun ışıldağı

Kökü sağlam

Künyesinde saklı nice nida

Her renk bir düşe denk düşen

Düşlerle örülü bir cehennemse dünde kalan

 

Ziyanı yoktu işte sunulan sıfatların

Şair nemli şair namlı şair sevdalı

Duygu fakiri ruhlardan uzak alabildiğine

Verdiği sevginin emeğine razı

Riyasız ve yalansız bir dünya hayali

Taşkınlara mahal veren cahillerin cesareti

Unvanı var ya da yok

Olmaz mı yalnızlığa karnı tok?

 

Ederinde ömrün

Atar damarı yırtılmış bir kere dünün

Göğün künyesi umut

Yerin bağdaş kurduğu o safran sarısı bulut

Hani, hani, içinde yeşeren, sadık

Kaldığı ne çok nimet ne çok rahmet

Kordan müteşekkil yüreğin özümsediği

Yerin göğün Efendisi

Anbean da büyür Rabbine duyduğu sevdası

Haşmetli O Sancak

Aşkın kıblesinde saklı hidayet

 

Düş yanıklarından ibaret gerçekler:

Gereksiz bir ithamla örülü

Göğün duvağında seken

Kuşlar misali

Örtündüğüm kadar

Şiirin güftesine d/okunan kalemim

Renkleri b/asarken b/ağrıma

Ağıtlar yaktığım yalnızlığın tekeli:

 

Bir varmış bir yokmuşçasına

Pamuk ellerinde matemin,

Annemle özdeşleşen dilekler dualar

Mevsimin mertçe esen rüzgârına

Yanık bir kelam,

Düş öbeklerinde asılı o selam

Bahtına razı kırık tahtın da noksan iken ayağı.

 

Porselen göğün kırık tamburu

Methettiğim sazın kopuk teline duacı

Bir boyacı ustası gibi

Onarıyorum kırık dökük ne varsa

Yetmiyor lakin

Kollarımı sıvayıp da kendi boğazıma

Sarıldığım yetmezmiş gibi

 

Külliyemden sarkıtıyorum sağ elimi

Sol elim yitik

Solumda bitmeyen bir yangın

Ve dikitlerle örülü mekânım

Her sarkıt bir kopuş

Gövdemdeki çivilerle

Çarmıha geriyorum ruhumu

 

Göğün hazzı

Yerinse bas sesi

Umudun tefrikası nice şiir

Nicesinin de olmaz mı bir hikâyesi

 

Meylettiğim o muhtemel son

Karınca kararınca yaşadığım

Yetmezmiş gibi

Kanaat ettiğim her ne ise

Lakin bir tık ötesi

Sevginin dinmeyen haşmetli sesi

 

Ötem berim

Sağım solum

Aşka hasret dolunay

Bense zemheride yaşayan bir serseri

O serseri mayına her bastığımda

Un ufak olduğum baştan ayağa

Delişmen bir hasret

Bedellerini ödediğim kadar da hayat

Hazzı değil artık yaşamın

Haiz olduğum yoksunluk

Kılıfından taşan bir kalem

Boyutsuz elem yazılası matem

 

Yağdırana duacı

Yağmalansam da tartaklansam da

Düşmez kalkmaz bir Allah

Her satırda gün doğumu

Her sonunda şiirin

Yitik ve bitik bir meal erişen aşka

Ergen bir sevdanın külü

Ne çıkar solsa içimin gülü…

 

 

 

 


( Porselen Göğün Kırık Tamburu... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 8.01.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.