Toplum içinde insanlar kendini kabul ettirmek için çeşitli yollara başvurur. Toplumun yapısına göre etkileme çeşitleri değişmektedir. Sosyologlar ve psikologlar konunun ilmi tarafından bakarlar. En güzel araştırma ise toplumun içine girerek gözlem yoluyla belirleneceğini söylerler.

Herhangi bir yerde kalabalık bir ortamda oturun ve ses çıkarmadan dinleyin. Dinlerken orada bulunan toplumun bilgi düzeyini az çok tahmin edebilirsiniz.

Bu akşam da buna benzer bir olay yaşadım. Toplumun bulunduğu bir mekana giderek selam verdim ve oturdum. Çoğu tanıdık arkadaşlar. İçlerinden bir tanesi yine mikrofonu eline almış boyuna konuşuyor. Arada sırada sesini yükseltiyor. Anlatmış olduğu olayın da doğruluğunu onaylatmak için de yanında ki birine "böyle değil mi, doğru değil mi" gibi sözler sarf ederek kendisine desdekçi arıyor.

Beni de iyi tanıdığından anlatmış olduğu olayın aslına benim onay vermem önemli olduğunu da çok iyi biliyor. Ben de mahsus sesimi çıkarmadım. Bakalım nereye varacak. Daldan dala geçmeye başladı. Baktım daha önceki konuşmalarından biraz farklı konuşmaya başladığını hissettim. İddia ettiği herhangi bir konuda fikirleri değişmiş ve daha önce beğenmediği sonuçları şimdi beğendiğini ifade etmeye çalışıyor.

İster istemez bana da söz düştü. İlk önce toplum içinde bu arkadaşı onure etmek amacı ile "arkadaşım sizde müthiş bir değişme olduğunu hissettim böyle devam edersen inan çok değerler kazanırsın" dediğimde aynen verdiği cevap "işte bu, hocam söz sizde buyurun anlatın siz ne diyorsunuz bu konuda" diyerek kendisini kenara çekti.

Konu AB'ye girme idi. Avrupa Birliğinin durumunun çok kötü olduğunu ve korkarım yakında dağılımı gerçekleşecek diye bir endişe vardı. Bu konuda daha önceleri bir çok kez AB'nin Türkiye Cumhuriyeti Devletini alma gibi bir sevdasının olmadığını, bizleri bilerek oyaladıklarını, asla ve asla bizi aralarına alamayacaklarını nedenleri ile birlikte anlatmışımdır.

Adamlar zaten her defasında açık açık söylüyorlar. Bizleri almamak için kendilerinde olmayan uygulamaları bizlere yutturmaya çalışıyorlar. Bizlerde inadına AB'ye girmek için çırpınıyoruz. En sonunda söylediklerimiz doğru çıkmaya başlayınca hem hükümet tarafından hem de bu anlattığım arkadaş ve vatandaşlar tarafından "almasalar almasınlar, biz elimizden gelen her şeyi yaptık, bize verilen sözler tutulmadı" denmeye başlandı.

Avrupa birliği büyük bir teşkilattır. Ama dünya şartlarının öyle bir ters işleyişi var ki hiç bir devlet bu duruma engel olacak hali kalmıyor. Avrupa ülkelerinin insanları başladılar isyanlarını ortalığa dökmeye. Yakın komşularımızın durumları hiç iyi değil.

Döndüm arkadaşa "bir kere siz anlatmış olduğun bu doğrularının farkına daha yeni başladın anlamaya, bu sizin açınızdan büyük bir gelişmedir. Ama hatırlıyor musun daha bundan iki sene önce anlattıklarının tam zıddını destekliyor ve milleti bu yönde yönlendirmeye çalışıyordun, size ne olduğunu anlatır mısın" dedim.

Arkadaşımız son zamanları okumaya başlamış ve öğrendikçe anlatmalarında ki söz hal hareketleri değişmeye başlamış. Demek ki bilgili olmak daha etkileme yoludur. Önceleri benim anlattıklarıma inanmaz ve üstelik aksini ispatlamak amacıyla kendini konuştukça çıkmazlara soktuğunun farkında değildi. Okumaya ve araştırmaya başlayınca bazı gerçeklerin farkına varmaya başlamıştır.

Peki sosyologların idia ettiği bilgili ve uzman kişilerin toplumu etkileme gücünün daha etkili olduğu doğrumudur. Bu bana biraz ters geldi. Eğer insanlarımız okumaz ise, araştırmaz ise o konunun görüntüsünün arkasında neler döndüğünü farkına varamaz.
Yani en son söz ile şunu özetleyebiliriz.

İnsanları etkilemek çok zor bir zanaattır. Bilgili olmaya gerek yok. En güzel örneği ise
çok güzel konuşmasını ve halka hitap etmesini bilmeniz gerekiyor. Toplumun önce durumunu araştır, neyi duymak istiyorsa ona göre ayarı verdin mi bu iş biter.


30.05.2010
( 224 Toplumu Etkileme Tekniği başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 30.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu