---


  Hani yaz arası bahar yaşanır ya..Öyle her katrede tutunmak,sevda doruklarında yaşarken uyku ötelenir...

 Bir pazardı..sevdiği belki başka bir şehrin havasını soluyor du..Umurundamıy dı. Sanki aynı havaya , aynı gökyüzünü , aynı sokağı, aynı evi ve hatta aynı odayı pay ediyormuşcasına uyandı adam.Hep yatağın sağ yanını severdi ya sevdiği sağ tarafta yatmayı seviyor diye sol tarafa uykusu kaçsada yatardı...

  Sanki sevdiği yanı başında uyuyordu. Derinden ve içten bir gülmseme ekledi yüzüne yatağın sağ tarafına bakarken. Sanki sevdiği kadını uyandırmaya kıymaz gibi bir hal içinde sevgiyle sağ tarafa baktı öpmek ister gibi sevdiğini..Yok kıyamazdı ya öperken uyanırsa...

  Sevdiği kadın çıtır simit çok severdi kahvaltıda. Şöyle çaya simidi batırıp kahvaltı yapmayı ne çok severdi..Gidip iki sokak ötedeki taş fırından taze ekmek ve mis gibi susamlı çıtır simit alıp gelmeliydi. Dış kapıyı açtı özenle yürüyüş ayakkabılarını taktı ayağına merdivenleri hızla indi..sokaktaydı artık. Ah şu fırına giden yol. Ne anılarla doludu...

  Hatırlamaya başladı adam. Bir bahar sabahı okula giderken ilk görmüştü bu yolda sevdiğini.Mahlep ağaçları vardı yolun sağlı sollu kenarlarında. Ne kadar güzel kokuyorlardı. Elinde bir gazete birde simit dolu poşetle rastalmıştı bu yolda sevdiğine. Kıza bakarken çarpmıştı omzunu hafifçe elektrik direğine, kız dünya tatlısı bir gülümsemeyle bakmıştı ona. Kızı ilk görüyordu bu semtte. Döndü ve merak ederek kızın nerde oturduğunu uzaktan takip etmişti okula gitmeyi unutarak. Kız evlerinin az ötesinde  bahçeli ve tek katlı bir eve girmişti ama fark etmişti takip edildiğini bahçe kapısını kapatırken.Kız eve gireken geri dönmüştü okula gitmek için ama canı istememişti. Bu güne kadar bu denli okula bağlı ve hiç gitmemeyi huy etmediği halde vaz geçmişti gitmekten ve mahlep ağaçlaçının arasında bir banka oturmuştu.

Ne kadar zaman geçmişti oda farkına varamamıştı mahlep kokularını ciğerlerine çekip kızı hayal ederken.Ne kadar masum bir yüzü ne kadar ömre bedel bir gülümsemesi vardı. Simsiyah beline kadar uzanan saçları güzelliğine güzellik katıyordu. O hayalle avundu bir süre. Nedense kalkmıştı banktan tam yola çıkarken kızla yeniden karşılaştı . Bu defa elinde bir file vardı kızın ama boştu. Büyük bir cesaretle kıza yaklaşıp adını sormuşdu alışılmış bir isim değildi kızın adı ‘'Hivda ‘' demişti kız..Doğudan gelmişlerdi.Hareketlerinden belliki kızda ondan hoşnut olmuştu ama huzursuzdu kız. Oda adını kıza söylemiti. Kız ilk okuldan sonra okutulmamıştı.


  Geçen günler içinde buluşmaları daha sık olmuştu kızla, sevmişti oda onu.Her günlerinin mutlaka bir saati mahlep ağaçlarının harkulade kokuları arasında sevgilerini birbirlerine anlatmak olmuştu. Bu hep bu şekilde devam edecek sanmışlardı.Oysa kızın ailesi kan davası yüzünden gelmişti buraya. Daha bahar bitmeden kız bir gün ona yarın gidiyoruz demişti ona nereye gideceğini bilmediğini ekliyerek. Gittiği yerden mutlaka haber salacaktı.Olmaz demişti adam kıza.Kolundan tutup kızın en yakın otobüs terminaline götürerek..Cebinde çok az bir para vardı ama komşu ilde halası vardı oraya gitmeye karar vermişti.Kız direndi önce ama sevgi galip gelmişti direnmeye. Halasına gitmişlerdi. Gece her kes uyurken halası ayrı odalarda yataklarını hazırladığı halde beraber olmuşlardı gizlice.Kız yatağın hep sağ tarafında uyumayı sevdiğini o gece söylemişti. Ertesi gün bulunmaları ve kızın ailesinin gelip kızı götürmeleri gecikmemişti göz yaşları arasında.

  Ne uzun zaman geçmişti.bir kaç mektuptan sonra haber alamamıştı bir daha ama hep onunla yaşadı ruhen.Sanki hivda ile evlenmişti hatta çocukları vardı hayalce.Adam bu hayal ve hatıra içinde mahlep kokularını içine çekerek fırına gitti bir ekmek ve iki tane susamlı simit aldı.  Hivdası bekliyordu evde onu kahvaltı için. Büyük bir sevinçle evin yolunu tuttu..


Nurettin Önder
( Mahlep Kokusu Ve Taze Simit başlıklı yazı NurettinÖnder tarafından 31.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.