Online Üye
Online Ziyaretçi
ARABESK SİYASETİ
Dün Kuzey Irak sınırında siper gerisine çömelen Başbakana sınır hakkında bilgi veren üst düzey komutana, şimdilerde yakalama emri çıkartıldı. Hem de yanında 102 emekli ve halen görevde olan askerlerle birlikte…
Ülke olarak yetiştirdiğimiz değerlerin maliyetini hiç düşündünüz mü? Bu gidişle Ordu’da komutan kalmayacak!...
Neden?
Şu günlerde Anayasa Değişikliği için yapılacak referanduma nema lazım… Çünkü siyasiler 30 yıl öncesinin darbesi üzerinden siyaset yapmaya, hatta 12 Eylül’de idam edilen gençlerin yazdıkları mektuplara timsah gözyaşları dökerek sizlerin “Evet” ve “Hayır”larınıza vesile olunmasını istiyorlar…
Ne istiyoruz?
Sivil Anayasa… Bu güzel, hepimizin ortak noktası… Anayasa’nın ilk maddesi nedir? “Türkiye Devleti Bir Cumhuriyettir” yani bunun değiştirilmesi teklif dahi edilemez, deniyor. Peki demokrasi adı altında her hangi bir iktidar, kuvvet ayrılıklarını sinsice uygulayacağı faşizan baskılarla ele geçirerek halkı sindirerek “İslam Cumhuriyeti” “Komünizm” veya Cumhuriyete uygun olmayan herhangi bir rejimi getirme çabası içinde olursa, işte o zaman ne olacak? Doğrusu aklım karışmadı değil!...
“Yazıklar olsun, yazıklar olsun,
Kaderin böylesine, yazıklar olsun,
Her şey karanlık nerde insanlık,
Batsın bu dünya, bitsin bu dünya,
Ağlayıp da gülene yazıklar olsun…”
Dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say “ Türk halkının Arabesk Yavşaklığından nefret ediyorum” sözlerinden sonra arabesk dünyasının ünlüleri ayağa kalkıp, bir bir demeç vermeye başladılar… Kavga tüm şiddetiyle devam ediyor…
Evet, Fazıl Say’ın söyleyiş tarzı yanlış olsa da, ağlayan, sızlayan ve arabeskle yatıp kalkan bir toplumuz… Yıllardır bu ülkede insanlarımızı üç kuruşa mahkum çalıştırdık. Okuma alışkanlığını kazandırmadık. Yerlere tüküren, nezaketten uzak, kültürsüz bir toplumun temelini attık. İnsanlarımızı din siyaseti ile kandırıp, ellinde avucunda ne varsa aldık. Milli Geliri adaletçe bölüşmeyip, işsizliği hortlattık… Yani biri yedi, diğeri baktı. Sonunda da “Kader” diyerek kabulcü olduk.. Siyaset meydanlarında yarattığımız kültürsüz insanlar, ağzı açık vaatler dinlendi. Biri araba anahtarı verdi, diğeri evin anahtarını… Konu hakkında bilgisi olmadan alkış tuttu… Yani cahil kesimi biz yarattık biz!.. Tabiki bu toplum, arabeskçilerin kucağına düşüp onların CD’lerini alarak zenginliklerine zenginlik katacaktır!… Bununla kalmayıp, üstüne üstlük konserlerinde kendilerinden geçip her tarafını jiletleyerek paramparça edecek!... Aslında arabesk türü insanlarımıza kızmayalım. Onların suçu yok.. Onları güdüleyen üç kağıtçı tipindeki siyasilere kızalım…
Bu arada Başbakan’a ‘Dünya Sağlık Örgütü’nce, sigara yasağı konusunda yaptığı çalışmalarından dolayı ödül verildi. Bakın bu konuda onu tebrik ederim. Şimdi sigara içenler belki bana kızabilirler ama “Dumansız Hava Sahasını” destekleyenlerden biri olarak şimdi oğlumla birlikte maçları sigarasız bir ortamda izleyebiliyorum” Sigara içenleri de bir an önce Allah kurtarsın diyorum…
“Rüya gibi her hatıra, her yaşantı bana,
Ne bulduysa kaybetti, gönül aşktan yana,
Ömür çiçek kadar narin, bir gün kadar kısa,
Ağlama değmez hayat, bu gözyaşlarına…”
“Rüya gibi her hatıra…” dedim de, geçen hafta şu hatırı sayılır haberleri sizlere bir kez de ben anımsatmak istiyorum;
25 Temmuz 2005 tarihinde sudan ucuz fiyatla 7 Milyar 665 milyon dolara yabancılara satılan Telekom’un 2010 yılı ilk yarı konsolide geliri 5,25 Milyar TL Genel Müdürleri Dr. Paul Doany’da (Ahtapot Paul’la karıştırmayın!) ilk yarı net karlarının 1,1 Milyar TL olduğunu açıklamış…
“Yazıklar olsun… Yazıklar olsun…
Ağlatıp ta gülene yazıklar olsun…”
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Kuzey Irak için ilk kez “Kürdistan” demiş…
Sustum, yorum sizde…
Doktorların hastanede görevleri bittikten sonra dışarıda muayene açıp ve çalıştırmaları tartışması devam ediyor. Bakan Recep Akdağ “ Görevinden 5 dakika erken çıkan doktoru yakarım” diyor…
İktidara yakın ispiyonculara iş düştü… Bu arada diğer memurlara da emsal yolu gözüktü. Onlarda devletin memuru, bizde diyerek iş çıkışları doğal olarak kendi işyerine gitmek isteyecekler… Gece yarılarına kadar çalışıp yetmeyen nafakalarına ek gelir sağlayacaklar. Buçuklu zamlar insanları ne hale getiriyor Değil mi?
“Bu gece son gecemiz, acı günler yakında,
Bir ömür boyu böyle geçti, olamadık farkında,
At kadehi elinden, bin parçaya bölünsün,
Dökülsün meyler yere, hatıralar gömülsün…”
AKP’nin resmi İnternet Sitesi’nde 18 Temmuz’da başlattığı “Anayasa Değişikliği” anketi için 22 Temmuz saat 17’ye kadar 3808 kişiden 3055 kişi “Hayır” deyince anketi apar topar kaldırmışlar…
“Ağlama değmez hayat, bu gözyaşlarına…”
Şimdi siyasileri iyi izleyin, sizlere “Evet” dedirtebilmek için bir zamanların TRT’sinde yayımlanan “EVET Mİ, HAYIR MI” yarışmasını sunan Erkan Yolaç’dan daha yetenekli olacaklar…
Biliyorsunuz o programda “EVET” yarışmayı kaybettiriyordu…
Ne diyelim ülkemiz için “HAYIR” lısı olsun… Her zaman söylediğim gibi “Demokrasi” kazansın!...
Dışarısı çok sıcak, odamda klima yok ama biraz olsun serin… Kuşların ötüşünü Vivaldi’nin “Dört Mevsim” eseriyle birlikte dinliyorum…
Sevgiyle kalın…
Ertuğrul Erdoğan
25 Temmuz 2010/Bursa