Bu günlerde Şehr-i Ankara, yaz aydınlığında kararıp duruyor. İçimde tarifsiz bir hüzün yumağı büyüyor. Misilsiz bir misalin hüsnüne hayran gönül yanıp kavruluyor. Sonra buz dağlarından çığlar düşüyor yüreğime, ağustos sıcağında buyuyorum hasret ayazında. Dilimin niyazında gizleniyor emsalsiz perinin adı, hayali hayalimde beni esir alıyor… Boynumda görünmez bir esaret halkasıyla dolanıp duruyorum...



Öyle bir hâldeyim ki, Sevgili bî rahm, zaman almış başını gidiyor; devran vefasız. Şehir öksüz sevgili gittiğinden beri, ben yetim. Niyetim eşsiz sevgilinin iklimine ulaşbilmek. Atım eyersiz, yerli yersiz müdahaleler mücahedemi baltalıyor aşk seferinde. Tığ teber kaldım aşk meydanında. İkliminden bir imbat serinliği gelse secde-i şükre kapanacağım. Dağlarımda yangın, bir katre su serinliği sevgili naz bestesi yapıp durur. Suyun eşiğinde susuz kavrulurum...



Adını işliyorum o bî vefanın sabır gergefine. Derkenarı nakış nakış hüzün sevdanın. Hüzün en aşina olduğum dost. Aşk için söylenmiş, yazılmış nice söz harmanlanır durur gönül sayfamda, bir tanesini bile sevgilinin iklimine ulaştırma mecalim yok. “Dert çok hem dert yok.” Gönül, yârin albenisi etrafında pervane misali dönüp durur. O misilsizin gamzesinin şavkı uzaklardan iklimime vurur, aşk sahrasına savurur cümle varlığımı. Gönül darlığımı Yunusun dizelerine emanet eder, edeple terk ederim kesretin kirli köşesini.



Vefa semtinin gülleri vefasız açarken, hüznümü yüreğime sarar, elveda derim hayallerime. Nefes alıp verdiğim şehir üşür ağustos sıcağında, ben buyarım. O vefasız gitti gideli, bu şehirde her şey yavan, her hayal yarım… “Ağlasam sesimi duymaz,sussam ikrardan sayar.” İçimde har, dışımda har hasret narına yanarım…



Nicedir rüyalarıma da gelmez oldu vefasız.Ben sevda yolunda atsız pusatsız bir yolcu. Yoldaki haramiler, o vefasızın iklimine ulaşma hayalimi baltalayan gulyabani. Gül yaprağındaki şebnemlerin serinliğini özlüyorum, dudaklarım kupkuru. Geceler Leyla’nın gözlerinden kara, bahtım Leyla’nın gözlerinden. Her şey, hüzne müsavi. Yukarıda da ifade ettiğim gibi, aşk seferinin atsız pusatsız bir neferi olarak, emsalsizin iklimine ulaşmaya çalışıyorum... Sevgili, durmadan büyüyen naz yumağı. Yüreğimize attığı ağ aşk ağı.
Ankara,29.08.2010 İ.K
( Bu Günlerde Şehri Ankara başlıklı yazı İbrahim Kilik tarafından 29.08.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu