Nuh’un gemisinden düştüm bu topraklara!
Adım çocuktu geleceğe giden yarınlarda…
Yalanlar yoktu doğumumda
Ağlamamsa geleceğimi bildiğimdenmiş!..
Bir boyacı sandığına saklıdır umutlarım,
Dev hayaller kurarım
Cilalı ayakkabıların parlaklığında!..
Aslında kara olan ellerim değildir!
Kaderime kara düşürenlerin rengidir parmaklarım!
Utanır mıyım ellerimden ?..
Yoksa
Söyleyemediğim hayallerimden mi utanırım?
Oysa herkes farkındadır
Gökkuşağının renklerine karıştırdığım gülücüklerimin!
Ve düşerim yollara
Boya sandığında taşıdığım çocukluğumu,
Fırından yeni çıkmış bir ekmeğin buğusuna saklayıp,
Koca adam olmuş gibi, anamın karşısında dikilenmeye!...
Nuh’un gemisinden düştüm bu sokaklara!...
Havva anam mıydı ellerime bu mendilleri veren?...
Daha gün doğmadan düşerdim yollara.
Uykularımı, ellerimdeki mendillerin yumuşaklığına emanet edip!.
Her kadın teyzem olurdu
Hele bir de mendil alırsa; en sevdiğim teyzem.
Utandığım olurdu bazen!
Bazen de kaçmak isterdim çocuk parklarına
Ama bilirdim üstüme çevrili gözler
Hazır beklerdi, çocukluğumu pazarlamaya!..
Ve ben seslenirdim, gözlerim salıncaklarda
Mendil alır mısın amca…
Ve gözyaşlarımı yüreğimde biriktirirdim
Elimdeki mendilleri tek tek sayarak…
Nuh’un gemisinden düştüm bu coğrafyaya!
Belik de İsa’dan kaldı çilelerimin bitmezliği…
Onuncu evin dokuzuncu çocuğuydum.
Anam ayrı konuşur,
Ders kitaplarım ayrı anlatırdı.
Oyunlar oynardık, çocuk olmanın masumluğunda.
Bir el durdururdu oyunumuzu!
Ceplerimize şeker koyar,
Ellerimize taşlar verirdi.
Ve yeni bir oyuna başlardık,
Ne çıkarsa önümüze taşlardık.
Ve toz duman olurdu ortalık .
Çocukluğuma hükmeden bu coğrafyadan…
Nuh’un gemisinden düştüm hayatın bu yüzüne.
Düştüğümde yerler bu kadar kirli değildi aslında.
Çocuktu adım,
En güzele layıktım.
En iyi şeyler benim için olmalıydı!...
…..
Ama zaten benimdi, en iyiler en güzeller!
Bir nefes çektim mi elimdeki poşetimden
Beyaz atlı prenstim.
En güzel yiyecekler
En pahalı giyecekler benimdi.
Ne yağmurda ıslanır
Nede gecelerin ayazları değerdi yüreğime.