GECE GÜNAHLARI

öldüğüm gündü tek hatırladığım
fevri bir ömür biçmesi kadar anlamsız
dili kuru bir denizde bıraktım ayak izimi
alırken yanıma felçli bir umut
haberim yok / zaman nasıl da geçmiş
iğfal ederken güneş geceyi
her yer kan revan
sokak kenarında kalmış bir küçük kız
kaldırımda ayak üstü
kol geziyor iğdiş edilmiş adamlar gecenin aymazında
her yer talan
dur! geçme zaman
utanacak sonra gece üryanlığından
tanıksızlık sanma her şeyi gördüm
akıyorum irinle karışık damarlarından
köstebek körlüğünde bir telaş taşırken seni bana
geldin yar! Geldin gece günahlarıma…

Yanımdaki yokluğuna dirençsizliktendi seni unutmaya çalışmam
di''li geçmiş bir zamanı hüküm sürüyorsun şimdi bende
beslerken saçlarını rüzgar
ben hep seni giyiniyorum üstüme gri tonlarda 
sadece gözlerinde kalıyor mavi aldanmalar
sokaklara düşerken gece sırtlanları sen düşüyorsun aklıma
kirli yakalı gömlekleri
gömlekleriyle barışık olmayan kravatları var boynunda
sıska bir insanlık akıyorken geceye/ sen akıyorsun bana
içimde bir sıcaklık
sen oluyor gece
küfürler düşüyor salyasını toparlayamayan bir solucan ağzından
saçak altı beklerken inadına beyaz giyiyor fahişeler
rugan pabuçlar vuruyor geceye ayaklarından
hayran hayran bakarken bir travestinin tercihine
onun kadar cesur değil hiç kimse gecenin gel- geçinde
becerildiğini düşünmüyor gibi heybetli duruşuyla loş ışığın altında
kimliksizlik sızıyor
tanrılar çıldırıyor
ben seni düşlüyorum kulaklarım sağır/ gözlerim kör
içimdesin can ağızım/ içimde
etime işlemişken kokun / sen varken iliğimde
örtüyorum tüm masumluğunla şuursuz bir gecenin üzerini
şimdi her şey sen oluyor işte
şiirler biriktirdim sana en güzelinden
hiç okumuyorum kirlenmesinler diye
ellerim kirli
gözlerim kirli
kirlendim yar!
o kirin içinde seviyorum seni…

dünya durmuyor / dönüyor can ağızlım
savaşlar oluyor
en çok da çocuklara ağlıyorum/ biliyor musun
umutları asılı kalıyor kan sıçrayan bulutlarda
adı yok bu huzursuzluğun
sefalete duruyor insanlık
karınları aç insanlar var en namuslusundan
namus dedimse
kime göre bilemedim ey yar!
özel F tiplerinde otururken namuslar
gecenin ortasında yırtınıyor bir çocuk tiz sesiyle
“umutlarım anne.umutlarım ölüyor”
uzatamıyorum elimi/ korkuyorum sevgili
kulaklarımı kapatıyorum ellerimle
daha önce sana kirlendiğimi söylemedim mi…
kirlerimle seviyorum seni arınmak için
nerdesin yar!

Tırnak içi töre inmiş kentin kalabalık sokaklarına
töre ki sevgili! Biz kültür bellemedik mi
nasıl kültürlüyüz bir bilsen artık
tüm aşiret inmişken içimize
boşalmış içimizde ağzı ayran bulaşığı 
kekik kokularını kadınlarımızın entarilerinden topladığımız köyler
köyler neden boş sevgili!
türkülerimi
zılgıtlarımı geri verin
yitirdim ben yarimi / ağıtlar yakacağım
izin vermiyorlar ey yar!
bilmiyorlar
üzerime geliyorlar
sen yoksun
ben zaten öldüm
kir benim neyime şimdi… 
( Düslere Mahküm Misralar başlıklı yazı sengul--kapl tarafından 19.10.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu