UCUBE ve TEVİL SİYASETİ

[email protected]

               Başbakan Erdoğan, “Sarıkamış Şehitlerini Anma Töreni”  için gittiği Kars’ta Heykeltıraş Mehmet Aksoy’un yaptığı “İnsanlık Anıtı” nı  “Ucube”  diyerek anıtın yıkılarak yerine park yapılacağını söyledi...

               Heykeltıraş Aksoy; “ Yaptığım heykele, 'Ucube' demek vicdansızlık. Ben orada bir insanın ortadan ikiye bölünmüş ve karşı karşıya konulmuş halini tasvir ettim. O parçalar tekrar birleştiğinde kendisi olacak. Onu anlatmaya çalıştım.” Dedi. Hem sanatçı eserinin inceliklerini anlatmak zorunda mı? Okul kitaplarındaki şairin şiirine “ Şair burada şunu demiştir” diye yorum yapmaz mıyız? Ve heykeltıraş açıklamasına;  “ Yapılmayan kısımda da bir göz var, ilahi bir göz. Gözde savaşları anlatıyor. Gözden akan bir gözyaşı olacaktı. Bunlar şimdilik yok. Buna bir anda  “Ucube” denmez, ayıptır, günahtır, vicdansızlıktır. Önce bir bütünü anla.” Diye devam etmiştir.

               Atamız ne güzel söylemiş; "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından birisi kopmuştur” diye…  Sanata ne kadar duyarlı bir toplumuz? Sanatçının ne demek istediğini ne kadar anlayanlardanız? İncelediğimiz esere bakıp da, eseri yapana; “Burada ne anlatmak istediniz?” Diye hiç sordunuz mu? Atamız ilk devlet ve Heykel Müzesi’ni gezerken Ünlü Ressamımız İbrahim Çallı’dan bilgi alıyor. Ve daha sonra şu ünlü sözleri sanat adına “Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf edeyim ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.” Şeklinde söylüyor.  Bir başka söylevinde; "Sanatçı toplumda uzun çalışma ve uğraşlardan sonra alanında ışığı ilk hisseden insandır. Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız” diyerek sanata ve sanatçıya ne kadar önem verdiğini göstermiştir.

               İnsanın yaşam koşullarından bin bir parçaya bölündüğü günümüzde Heykeltıraş Mehmet Aksoy’un insanı ikiye bölen figürlü heykelin Başbakanca “Ucube” yakıştırması yapılarak kaldırılması isteği sanat adına hiç yakışmamıştır.

               Sahi aklınız “Ucube”ye takıldı değil mi? Onun içinde TDK’nun sitesine girip araştırdım, aynen aktarıyorum; “Çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan” Eğer ikiye bölünen heykel çok çirkin görünüyorsa, gelen zamlardan ve hayat pahalılığından dışarıda yaşam savaşı verenlerin aynaya bakmaması lazım!  Bende heykeli başından tırnağına kadar olan resmine baktım. Ortada şaşılacak kadar çirkin olan bir durumu göremedim.  Eğer heykelin bulunduğu çevre, gecekondudan dolayı heykele ucube dendiyse, bence biran önce ucubeli çevreyi çağdaş hale getirmek hükümetin görevi olsa gerek. Yine de heykel bulunduğu yerden kaldırılacaksa da, ben heykelin Bursa Nilüfer Belediye’sinin uygun göreceği bir yere taşımasını isterim. Eğer taşıma imkânı olmazsa,  aynısını heykeltıraşımızdan isterim.

               Gelelim Başbakan’ın “Biz aynı zamanda demokratız. Kimsenin giyimine, yemesine, içmesine, inancına kısıtlama getirmeyiz. 8 yıldır hangi özgürlüğü kısıtladık? Hangisine sen ne kadar içki şarap içiyorsun dedik? Böyle bir derdimiz oldu mu? Iksırıncaya, (yazım kılavuzunda ıksırma yok, aksırma ve ıkınma var!) tıksırıncaya kadar içiyorlar…” sözü gündemin öne çıkan konuşmalarındandı. Bende içki içmeyenlerdenim ama içenlere de hiçbir zaman “tıksırma, ıksırıncaya(!) kadar içiyorlar” demedim, dememde… Başbakan, “Kimsenin yemesine, içmesine kısıtlama getirmeyiz” diyor. Sizce de öyle mi?  Bakınız bu sözleri nasıl çürüteceğim.  Yemekte içki içerken illa polis başınıza gelip copu alttan göstererek, “İçki içmek yasak!” demesine gerek yok ki… Daha yakın zamanda DİE Türkiye’de 339 bin aç ve 12 Milyon 752 bin yoksul insan olduğunu açıkladı.  Bu insanların sofrasından yemesi gerekenler alındı… Onlar asgari ücret ve her yıl verilen buçuklu zamlarla hayat mücadelesinde aç ve yoksul bırakıldı. Onlara seçim zamanı  torbayla erzak verdik.. Kamyon üstünden Afrika'da olduğu gibi yiyecek dağıtıp ezilmelerini sağladık. Onurlarını kırdık. Verilen üç kuruş öğretim yardımı altındaki parayla kuyruklarda kadınlarımızın ezilmelerini sağladık. Hem de ucube denilen heykeldeki gibi iki parçaya değil, bin parçaya bölünmelerini sağladık… İşte size ülkemizin dünyadaki ekonomik özgürlüğünün sonucu;  59,3 puanla 157 ülke arasında 83. Olduk!…

               Lafı fazla uzatmadan Tevfik Fikret’in ünlü şiirinden iki satır yazayım sizler ne demek istediğimizi daha iyi anlarsanız.

               “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

                Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin..”

                Mecliste,  milletvekillerine; "Bir metre yaklaşmak yasak!" diyen parti liderimiz,  okulda kız ve erkeklere 45 cm yaklaşma yasağı getiren müdürümüz, bir de Kültür Bakanı, “Başbakan Ucube dememiştir” sözünden sonra Başbakan’ın “Heykele Ucube dedim” teyidi ve ardından da Başbakan Yardımcısı Arınç’ında kendi partinin bakanı için “ Tevil Yoluna Saptı” sözünü söylerse,  seçimlerin yaklaştığı şu günlerde desenize daha nice "Kıvırtmalı siyaset" bizi bekliyor...

               Sahi birde futbol’da ceza sahasında yasak vardı, az kalsın unutuyordum.  Galatasaray’ın yeni mabedi görkemli törenle açıldı. Türk futboluna hayırlı ve uğurlu olsun. Darısı olmayan diğer takımlarımıza... Umarım daha nice başarıları tüm takımlarımızla birlikte dünya arenasında yaşarız… Sporu anlayarak ve sportmence… Stada emeği geçenleri de ayrıca kutlarım… Ucubesiz bir lig dilerim!

               Bu haftada esen kalın…

Ertuğrul Erdoğan

16 Ocak 2011/Bursa

www.erdoganlaedebiyat.com

 

( Ucube Ve Tevil Siyaseti başlıklı yazı ErtğrulErdoğan tarafından 17.01.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.