SERENCAMIM

işte ömrüm
yok yerine aynayalara harcadığım nefesim

Be sen ey
derin sukutlari tanimam diyen !
bu kaçıncı bilmem kemiklerim erimede
bu kaçıncı tenha yerlerde yıkanır kullerim.
şimdi golgesi gunesin penceremde
diz çökmüş vakitlerin pençesine elveda.

Ahh gittikçe benimle yorulan sokaklar
gün bugündür besbelli
hangi dönemeçtir bu?
bembeyaz bulutlarin kapısında
bir ruyadan daha sicak
şakaklarimda hilesiz
hangi ölümdür ?
Hey bu toprak benim.

Ey çıkmazında hayalimin mabedi!
Ey bana benden başka şah damarım gibi yakın!

gidip karanlıklarda ölçmedimse siyahı
şimdi ne kadar dır iyi bilirim

savaştan yazıyorum gönlümün vadisinden
içimde yiğitleri ölen coşkun atlardan
en sessiz sınırımda sana haykırma var
heyyy.
Kalbimin limanında gemiler batıyor
gönlümün haritasında nehirler taşıyor
ve yarı canlı bir mumya aglıyor aynada.
sen;
zehr olan bir damla bengisu
can direğimde hummalı bir notasın
girme duslerime istemem
deniz atlarına gemmi vurulur.

ahh sevdam!
sesler paslanmasın terennumlerde
gel.
ikimiz birden çıkalım göklere
ısmarladığım baharlar nihayetsiz kalmasın

sessizliğin
sensiz dünyalara açtığı başka düşsel kapıları
ve görebilmek dedi kızıl tüylü bir çiçek
ölümsüzlük sularını gagalayan anka'yı.
varoluşun feracesi zaman içerisinde
yorgunluktan ter kokan saatlerin vücudu
kavrulsun bin kez simdi benliğimin ölüsü
savrulsun,
zaman
kötürüm
ağzı salyalı yılan sürüsü.

Gönül,
gecenin bitiminde en sapa yollarda-
ahuzar,
en sessiz uçurumlarda kayboldu.
kimseler görmedi böyle bir bahçeyi,
kimseler derlemedi bu bahçeden tek bir gül.

Bir zaman gelirdi,
kapanmaz gözlerimde yaktığım geceleri
yazardım hüznün baş köşesine
derunumda mecnunun yattığı yeri
ve bütün ölümleri yenen vahşi
ve boz bulanık havalarda el çektiğim saatleri.
Bir yerlerde unuttuğum yüreğim ağlamaklı
içimdeki şehrin sokaklarında
karanlıkta kol geziyor sessizlik
sonra efkar basıyor
sonra,
sonra böylemiydi güller baş ucumda saçılan
saçlarını dürüp içtiğim sigaram?

Rengini giydirdiğim gözyaşlarımı,
nereden bileceksin.
ama bilesin,
gül cemalin,
hazinemdir yüreğimin sandığında

Ah sevgilim!
beni bağışla
çünkü seni seviyorum.
zihnimden boşalan sensin habersiz.
musalla ruyalarda yatansa ben.
Ey adına öldüğüm!
Ey toprağın küf kokusu!
Bak ateş terini siliyor eylül uzaklaştıkça
yarasalar tükenmez susuzluğun arefesinde
alabildiğine toplarken yağmuru denizlerden
kulağıma dolanır bir şahdamar türküsü.

Seslenişim bitmezki.
nereye dönsen hep beni duyacaksın
ormanların uğultusunda
rüzgarların ıslığında
kuşların şarkısında
hep duyacaksın
sevdiğimsin sen
aleve kanatlandı pervanelerim
artık dönüş yok
bilesin...
Y.TAVUKÇUOĞLU
( Serencamım başlıklı yazı Yılmaz Kamil tarafından 2/10/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.